Ben annemi gömmüştüm, göğsümde kırk tane mum

Beyaz oymalı, kara başlı kadınlar 

Saçlarımı okşamıştı, bir bir sönermiş mumlar

Bir yanda çocuklar, sakın ha ses çıkarma

Şimdi seni de koyarlar ölünün yanına, dövün

Dövün ha dövün, gözyaşları tez gelir

Bir sıkılı yumruk, kenetlenmiş diş, bekle

Şimdi biri teselli verir.


Ben annemi gömmüştüm, yaşım ondu belki dokuz

Bacaklarım sıskaydı, iki kapkara yuvarlak yüzümde

Otuzuna yirmi kala kırışmış alnım, saçlarımda toka yok rengi beyaz

Gökte yıldız kalmamış, saçlarımsa hep parlak

Tarak elimde durmaz, bu ne toz toprak

Kimin kimsen yok mu, çamur içinde dizlerin

Gözlerini dik toprağa mezar kazmış ellerin.


Ben annemi gömmüştüm, adım yoktu ismim yetim

Bu sen misin, nasıl da büyüyüp serpilmişsin.

Ellisini geçmiş Nalbur Necdet

Haber vermiş gariban anaya rahmet

Bize düşen yetimlere merhamet, sus ha sus

Herkes iyilik eder

Sen bir evet de yeter.


Ben annemi gömmüştüm, ölüsü dipdiri karşımda

Ölmüş mü bilmem, menekşeler kolunda

Yaşım yedi dişlerim yok ağzımda, 

Annemin menekşeleri bir bir kırılmış avucumda.

Kapat ha avucunu kapat dökülmesin etlerin

Yetimin mumu sönmüş mü, söyle ey gözlerim.

Bir demet menekşe kırılmış kolunda,

Bakmışlar ki annesi menekşenin başında.

Aman ha yetim söyleme kolunu

Olsun acıların anne oyunu.

Sen mezar başında, annen menekşenin yanında,

Aman ha yetim

Verme sırrını, kalsın koynunda


Ben kendimi gömmüştüm, derin bir çukura

İndirdiler beni, her yanım örtü

Aman ha açılmasın bu döküntü

Ne gam ne keder içim yalnız karanlık çeker.

Aman yetim demeyin, annem menekşeye sevgi eker.

Avucumda kalmış birkaç menekşe izi, ne olur bitsin artık

bu yaşamak işi.