Ebatları mevsimin, her kuytu kutuya yazılıyor damgalı damgasız. İstif istif resim, istif istif zaman. Mayası ekşi, yaşlı, adı var. Adı bahçe gibi, bahçe değil. Maskeleme bandını alnına sardığını sanıyor sarkastik sarı sarkıtlarla. Sarı saçlarını sarıyor sanrılarına santim santim. Basamaklarını planlıyor karış karış. Karışıyor sıcaklığı sıfıra yakınsanan her sınırda. Takvimsizlik bir pürüz, kayıtsızlık bir pürüz, umarsızlık bir pürüz, umutsuzluk bir pürüz. Dördü de duvar, dördü de pürüz, jilet gibi akışkan ve illet gibi kırıcı.


Plansız bir irade halidir işte bu üstelemenin üslubu. Üstüne basa basa yükseliyor keyfî gurur platolarının. Kefaleti yarım kafiyeyle ödüyor. Üstü kalıyor diğer yarısında, üstü diğer yarasında. Üstelik üstünde üzerlik otu taşıyor dik üçgen bir uğurdan mütevellit. Ütülü üçüncülükler besliyor, üçünde de pürüz. Üçü de duvar, üçü de pürüz, jilet gibi majör ve illet gibi kırıcı.


Mavinin avucundan kırmızı bir poz akıyor, mavide merhamet. Mavinin kalbinde ucu kıvrılmış bir merhaba besleniyor, mavinin kabininde perdesiz bir merhaba. Mavi, onun marifetini maalesef merak etmiyor artık. Maharetli mahkemesinde tek celselik korkuları yargı dağıtıyor ışığımıza. Muhakemesini yitirmiş muazzam sanmasından ötürü kendini. İkinci el muhteşem bir muhalefeti biriktiyor. Maviye mahsus bir mahpusu mahkum edemiyor, mahrum edemiyor. İki edat, iki bağlaç. İkisi de duvar, ikisi de pürüz, jilet gibi soğuk ve illet gibi kırıcı.


Bitişini kutluyor bencilliğin, tek birincisi olur bitişin.