dün gece hayatımın venezuellalı bir madenci tarafından yazıldığını öğrendim

madencilik yeteri kadar kazandırmadığı için ek iş olarak hayatımı yazıyormuş

belli ki yorgunluğunun acısını hayatımdan çıkarıyor

çünkü takribi yirmi iki senedir hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum


artık ellerimle yoklayarak bulabileceğim kadar el istiyorum

buna erotik ve etik açıdan hayatımın bu çeyreğinde zorunluyum


venezuellalı yazar sürekli sarışınlar tarafından onaylanmamı istiyor

sarışın uzun bacaklı ince belli sarışınlar 

beni bir idam sandalyesine bağlıyorlar ve yargılayıcı bakışlarını üzerimde gezdiriyorlar. 

aralarında hararetli bir tartışma var.

önceleri bu durumu biraz erotik bulurdum,

şimdileri çok erotik buluyorum.

küçükken televizyonlarda sergen yalçın’ı hep sarışın kadınlarla görürdüm 

belli ki bana ve sergen yalçın’a taşıyamayacağımız iki yük verilmiş 

bana kalsa bu yükler sma’lı çocuklara paylaştırılsa herkes daha mutlu olurdu

sergen kırkından sonra tv8’e jüri olmazdı 

ben de yirmimde varoluş sıkıntılarımı sıkıcı bulup tv8 izlemezdim

o ortalama bir futbolcu ben ortalama bir şair olsam 

ikimiz de sarışınlar tarafından onaylanmaya bu kadar muhtaç olmasak

2 evet 1 hayırla gelen üst tur bizi tatmin ederdi.


artık yüksek bütçeli bir hüzne ihtiyacım var 

ümit özdağ tarafından dövülmek 

ya da herkes tarafından sevilmek gibi 

insanlar artık neden şiir yazmadığımı soruyor 

ben de biraz kafa yorsam barcelona’da oynardım diyorum.


hiçbir şey söylemek istemiyorum 

çünkü duyulan yerlerden çok uzaktayım

balkondan aşağı bakarken biriktirdiğim korku kuponları 

sokakların ışıklandırmalarını yetersiz ve biçimsiz buluşum 

ve bar tuvaletlerine boğuk yetişen bir şarkıya ettiğim eşlikler 

hepsini boş verdim 

kendimle boğuşmayı bıraktım 

vahşi bir hatırlanmama arzusu

ölümsüz bir eser bırakma isteğimin yerine geçti


bir hokkabazdan beni yok etmesini istedim

benden 200 lira istedi