Hiç durmadan ilerleyebilir mi insan? Sanırım hayır. Sırf bu yüzden mi her yerde duraklar var? Sanırım evet. Bazen mutluluğun resmidir duraklar, bazen acı ayrılıkların. İkisine de ev sahipliği yapar duraklar. Bilemedim, iyi midir kötü müdür duraklar? Bazen yeniden kavuşacağı gün için ince gözyaşları döker çiftler. Bazen de bir daha hiç sarılamayacaklarını bildiklerinden yanaklarından süzülür birkaç damla gözyaşı. Ağlamak. Ağlamak ile duraklar arasında bir bağ var sanırım. Duraklar her yerdeler. Peki ya acılar? Acılar da her yerde değil midir? Benim veya senin, en mutlu anlarını geçirdiği bir durakta, bir başkasının en acı tecrübeleri tatmış olması biraz garip değil mi? Değil aslında. Her insanın hayatında birkaç durağı olmuştur aslında. Bir türlü kalkıp ilerleyemediği. Çakılıp kaldığı. Gözyaşlarıyla yıkadığı. Dedim ya, duraklar her yerdeler. Otogarlar, tren istasyonları, vapurlar… Tüm bunlardan ayrılan bir durak da, insanlar. Keşke, “Bu insan benim son durağım.” diyebilsek. Yahut kendimizden öylece eminken yanılmadan bir ömür geçirebilsek. Fakat duraklar her yerdeler. 


Sayın okuyan, bir gün son durağına yanaşman dileğiyle…