Ben üç tür gitmek tanıdım şu dünyada:
Bulunduğu yer değişir belki diye gidenler
Gittiğim yerde değişirim belki diye gidenler
Bir yeri değiştirmeye gidenler
Ama aklıma bir şey takıldı sayın okuyucu; sence kim, gitme arzusunu çevresinden saklama kaygısı gütmeyenden daha isteklidir ki gitmeye... Yani bazen de mesele gitmek falan değildir, durmaya değecek bir parça neden ararsın, herkes gitmeyi istediğin için sana köpürürken bile gözlerinde.
Türlerin ilk ikisi bazen birleşir, işte o her ne yaparsan yap gitmiş sayılmamanın cehennemidir. Ben neden yaşlı hissediyorum sanıyorsun?
Bulunduğun yer değişmez, gidişinden ders çıkmaz; bir de bakarsın yanında gelmişler, farkı hissedemiyorsun. Ben mesela, çok çok uzun zamandır Ege'ye yerleşmeyi kuruyorum... Ama biliyorum da bir yandan, aynı hüznün denizli hali olacak, çünkü hiçbir şeyi unutmak için yaşamadım yaşarken.
Bağsız ve yüzeysel ilişkiler, sahte minikler, gündelik ve anlam atfedilmemiş eylemler arasında...
Aslında derdimin tamamen kendimle kalmak olduğunu ama bunu başardığımdaysa, zaten ciddi boyutta olan yalnızlığımın artarak beni öldürür hale geldiğini, yaşamak için ne aradığımı bilmeksizin öylece dolandığımı gördüm.
Durmam için bir sebebe ihtiyacım var, biliyorum yoksa giderek öleceğim, ne yazık ki her iki anlamda. Korkarım gitmelerin en kötüsü de, herhangi bir yere varmadığın değil mi?
Seni ve arkadaşlarımı çok seviyorum okuyucu, bu bir veda değil, sadece böyle şeyleri arada bir özellikle belirtmek gerek, zarar gelmez.