"düş büyük kötülük
düş kurmaksa gereksizdir"
diye yazmış Mayakovski

özgür olabilenler için doğru belki
ve herşeyi doğrudan yaşayabilenler için

ama tutsaksan
kilitler duvarlar içinde
ayağını uzattığında parmaklık
elini uzattığında soğuk duvarsa
dört adım voltalık dört yanın
bir de kıyamet sevdalıysan üstelik
büyük umutlara, büyük kavgalara da vurgunsan
ve koca bir özlemse içini cehennem gibi kavuran
ve yetmezmiş gibi bir de üstüne üstlük şairsen eğer
arasıra da olsa düşlerin sıcak kafesi olmadan
nasıl geçer soğuk, yalnız kaybana geceler
ve büyük umutlu düşler olmasa nasıl geçer
daracık mekanlı, tutsak durgun günler

demek ki en azından
bizim için değil o dizeleri Mayakovski'nin

ve istenmez mi hiç
gerçeğin herşeye yettiği düşsüz bir ülkede
kolların uykusunda uyanmak
yani düşlersiz olsak
yani sırf yaşasak en canlı yerinden
düşlerde yaşamaya cezalanmasak
istenmez mi

ama kendimizden çok sevdik ülkeyi ve halkı biz
büyük umutlar, büyük sevdalar koyduk yüreğimize
ve biliyorduk "düşlerin cezasını örttüler üzerimize"
ihtiyarlamadan üstelik, şu genç yaşımızda

varsın olsun be tüm sevdiklerim
tüm özlediklerim varsın böyle olsun
düşlerde yaşamaya cezalandıysak ne çıkar
bizim
genç, diri, gül gülistan
yaşamın imbiğinden süzülen düşlerimiz var
yaşamak kadar çıplak
yaşamak kadar canlı
yaşamak kadar

varsın olsun be dostlarım, sevdiklerim, özlediklerim
varsın
böyle olsun
ne çıkar