Düşündüm bu gece
Yatağımdan sırtüstü yatarken
Çıt çıkmayan karanlıktaki tavanımda parlar gibi olan yıldızlara
Odamın zifiri sessizliğindeki kuş cıvıltılarına
Kafam sona, ayaklarım yastığa bakarken
Düşündüm bu gece
Her zaman oturduğumuz o deniz görmemiş bankın mavi rengini bilmeyişini
Gökyüzü ve deniz mavisini birbirinden ayıramayışını düşündüm.
Gökyüzünün artık soluk olan mavisi neyine yeterdi ki insanın?
Daha biz insanlara yetemezken,
Konulduğu günden bugüne orada öylece duran
Gelenin geçenin oturup üstünde seviştiği
Cansız bir heykelden daha cansız olan
Sessiz bir gemidense daha sesli anıları olan
O gün yüzü görmüş ama deniz yüzü görmemiş banka nasıl yetsindi…
Daha biz birbirimize yetemezken
Nasıl bekleyebiliriz bazı şeylerin cansız varlıklara yetmesini
Bazı anlamların onlarca konulmasını
Bazı anlarıysa onlarca yıl sonra orada görmemeyi…
Nasıl bekleyebiliriz?
Bana sarılırken 120’yi aşan kalp ritmini
Seni öperken 11. kattan düşen bedenimi
(ki kendisi bir bedenden de öte, ruhumdan başkası değil)
Kaldırımlarda biriken basit bir su damlasındaki yansımamızı düşündüm
Ama sadece düşündüm işte
Düşündüm bu gece seni
Belki sen de beni düşünürsün diye
Belki rüyamda seni görsem düşünmeden yaşarım diye
Zaten yaşlandım bunları diye diye
Bunları düşüne düşüne andım seni yine
Belki sen de beni anarsın diye
Ama sadece anarsın diye işte
Sadece bir ‘belki’nin ümidi ile
Düşündüm bu gece seni
Gündüz de düşünüyorum aslında
Ama gece ya,
Daha çok düşünüyorum işte
Ya da sadece bedenim yalnızken
Aklım her şeyden daha kalabalık olduğundan
Bana öyle geliyor belki de
Neyse artık biliyorsun ya,
Bu gece de düşündüm seni