Boktan bi hikaye

Balık mesnetsiz yüzüyordu. Boşlukta kendini bırakmış suyun bedenini yarmasına izin veriyordu. Ölümü yaklaşmıştı bunu sürekli unutuyor ve sürekli hatırlıyordu. Çünkü hiç bitmeyen acıları vardı balığın. En son kendini uçuruma bıraktığında acıdan gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Şimdi süratle gelen okyanusun mavi dalgaları acısına bir nebze iyi gelmiş gibiydi. Acılarını düşündü ve iki saniye sonra unuttu ama gözlerinden sular süzülüyordu anlamakta güçlük çekti.

Her neyse, diye düşündü. Uçurumda yüzerken karşısına mavi balina yavrusu çıktı. Ufak tefek ama şişko bir hayvandı. Düz balığın yanında heybetli görünüyordu, karşısına gelince durmak zorunda kaldı. Balina seslendi:

-Nasılsın küçük dostum?

-İyiyim diye kısık sesle cevap verdi yaşlı balık. Bir an durunca acıları depreşmiş öleceğini anlamıştı. Korkuyla titriyordu, ölmek istemiyorum diye düşündü ve unuttu.

-Annemi kaybettim onu bulmama yardım eder misin?

-Tabii dedi olgun sesiyle. Bu ufaklığa yardım etmek gerekirdi. Bir büyük olarak buna mecburdu. Onu en son nerede gördüğünü sordu ve sonra işaret ettiği yöne yüzmeye başladılar. Mavi balina, bizim yaşlı balığın yanına sokulmuş eline yapışmıştı. Balık ses etmedi.

Biraz gittiler, az gittiler uz gittiler.

-Annen yok diye pes etti balık. Elini zorla kurtardı balinadan.

-Ama .. a..maa diye kekeleyen balina ağlamaya başlamıştı. Buna hiç aldırmadı balık çünkü arkasını döndüğünde unutmuş ve acısını hissetmişti. Ah diye kederle söylendi.

-Allah’ım ne zaman öleceğim?

Ölmek istemiyordu kuyruğunu mesnetsizce sallamaya devam etti. Bir o yana bir bu yana sallandı. Ağır ağır yol alıyordu. Arkasından bir takım hıçkırık sesleri geliyordu ama aldırmadı. Bozuk radyo gibi gelmişti, düzeltmeye can atmadığı bir radyo. Ve ileride televizyon bulmak umuduyla yüzmesine devam etti.

Az sonra karşısına dikenli incir balığı çıktı. Dikenli incirle balığın karışımı gibiydi, ona bu adı takmıştı. İncecik dudakları çekik gözleri vardı. Dikenli incir balığı koca ağzını aralayıp soracaktı ki sözünü kesti balık:

-Sus çok canım acıyor ananı bulamam.

-İyi de ama..

-Kes, hiçbir şey duymak istemiyorum.

Böyle diyip kıçını döndü ve geldiği yöne yüzmeye başladı. Karşısına mavi balina yavrusu çıktı, yanında annesi de vardı. Annesi çocuğuna şöyle diyordu:

-Bir daha ortalığı yaygaraya verme, hele şu yaşlı sürtüğün kıçını hiç kaldırmayacaksın. Anladın mı?

Gözleri dolu dolu olan küçük balinacık dudakları titreyerek başını salladı. Yaşlı balık bu duygusallığı hiç çekemem diye düşünerek arkasını döndü ve acıyla inledi. Dönerken beli ağrımıştı yaşlılığına bir kez daha sövdü. Giderken giderken yolu yine dikenli incir balığına çıktı. İncir balığı ‘’Selam’’ dedi.

-Selam, diye karşılık verdi balık.

-Beni dinleyecek misin?

-Evet. Neden olmasın?

-Şey, ama.. Neyse diyecektim ki, benim balığımı bulmama yardım eder misin?

Senin balığın da kim diye sövdü içinden yaşlı balık.

-Kim? Kimi arıyordunuz?

Ben polis miyim ulan diye sövmeye devam ediyordu. Feci sinirlenmişti. Avuç içlerini kaşımaya başladı.

-Balığımı arıyorum. Ufak mavi bir şey. Balina gibi şişko.

Allah allah diye söylendi yaşlı balık. Bu biraz önceki yavru balinayı mı istiyor diye düşündü. Çok geçmeden unuttu ve arkasını döndü dikenli balığa. Dikenli balık bağırdı:

-Hey, benim işim ne olacak?

Omuz silkti balık, umurumda değil.

Balinanın ve yavru balinanın olduğu yere geldi. Kimsecikler yoktu, allah allah diye düşündü, bu balina annesiyle özlem gidermeye gitmiş sanırım dedi. İlerlemesine devam etti. İki saat boyunca yüzdü. Acısı arttıkça yüzmesini istekli hale getirdi.

 Sonunda mecali kalmayınca durdu. Yanına baktı, yavrusunu göremedi.