Hepsi öldü.

Biz öldürdük. Sonra kendimiz için bir tören düzenledik. Kalanları felakete sürüklemeye teşvik eden bu törende hayat, yapabileceği en berbat kötülüğün bu olduğunu gösterdi, doğrudan ölümün başa çıkılamaz soğukluğuyla baş başa bıraktı bizleri.

Nutuklar attık, ziyadesiyle üzüldük, uzak yüzümüze bakıp sordular "Kim öldü?" diye, kimliği ortaya çıkınca verilecek değerin feci sonumu çok önceden getirdiğini anlayacaktım ve ziyadesiyle üzülmekten daha beteri, çivi gibi zemine çakılacaktım. İnsanı güne, yaşamaya bağlayan şey, dün ile aynıyı yaşamamakmış. Eğer ki onlar yaşasalardı ve şahit olsalardı bunlara, her şeyin artışı ve eksilişine üzgün içimizin yanı başından ayrılmazlardı.

13 Ağustos