Bazı sokaklar vardır ki

Durup da karşısında

Dağınık evlerin arasında

Yalın ayak çocuklarıyla

Rüzgarda uçuşan

İpte asılı

Donlarıyla,

Kaçak yapılmış antenleriyle

Antenlerin uzayla yaptığı

O gri yarışıyla

Zemin kattan sokağı izleyen

Yaşlı,

Aksi amcasıyla

Baktığınız zaman

Sapma arzusu duyulur

O sokağa

O yaşama.

Nereye varacağını bilmeden

O sokağı yaşamak

Bilinmez olanı

Bilinir kılmaya

Veya, en azından

Bilinir'e varmaya


Bazı anlar vardır ki

Gözleriniz

Sanki sizden önce

Biliyor gibidir

Güneşin

Veya

Neon bir sarının

Caddenin kaosunun

İnsanların telaşının

Ağaçların telaşsızlığının

Durması gerektiğini

Bir anlığına dahi

Durdurma arzusu duyulur

Derin bir nefes alıp,

Tutup,

Avcının,

Tetiği çekmesi gibi

Basılır deklanşöre


Bazı kişiler vardır ki

Sıcak bir gülümsemeyle

Sokaktaki kediyle

Kurduğu sohbetiyle

Okumuş olduğumuz bir kitabı

Habersizce, yanımızda

Okumasıyla.

Giderken otobüste

Camdan şehri,

İnsanlarını, ağaçlarını

İzlemesiyle

Koşar adım gidilen

Kan kırmızı caddelerde

Aheste aheste

Telaşsız

Bir ağaç gibi

Mavi mavi yürümesiyle

Sevme arzusu duyulur.

İşte, o zaman

Elde avuçta

Heybede

Veya

Ufuk çizgisinde

Ve ötesinde

Ne varsa

Kaldırıp

Geri gelemeyecek şekilde

Fırlatmak

Mecburiyeti doğar.

Yaşama arzusu duyulmuştur.


O sokağa sapılmış

O an görülmüş

O kişi sevilmiştir


Arzunun duyulması

Ve hatta takip edilmesi

Ve de buna alışılması

Yaşamın

Başka türlü

Yaşanamayacağının

Acı bir kabulüdür.


Yaşama arzusu

Sapılan sokakta,

Çekilen fotoğrafta

Sevilen kişide.


Sokak, sapılmayı

Fotoğraf, çekilmeyi

Kişi, sevilmeyi

Arzu, duyulmayı

İster.