Akşam alacasında gök karalanır
Sormaz kimsecikler siyah bulutlar
Ne vakit geldi de çöktü üstüme
Sormaz kimsecikler siyah bulutlar
Ne vakit küstüler mavi göklere
Üç bulut borçlu çıkmıştım günün birinde
İç cebimde gökyüzü katlı dururken
Mahcup ve tedirgin bir af diledim
İç cebimde gökyüzü katlı dururken
Yağmurlardan mağrur bir laf diledim
Sustular, susuldu, sessizlik oldu
Kusurdu ansızın bir şiir yazmak
Kayboldu martılar, kuşlar usuldu
Kusurdu ansızın bir şiir yazmak
Kaydoldu deftere, suçlar kusuldu
Bin yıllık yazgıdır gider gelenler
Duyulsun, elbette güller de ölür
Silinir olanlar olmazlarla bir
Duyulsun, elbette güller de ölür
Bilinir solanlar solmazlarla bir
Örülsün taş duvarlar tüm avlulara
Dört duvar arasında bir düş görülsün
Bilinsin bu rüya dilden dillere
Avlunun ortasına bir kuş gömülsün
Bilinsin bu rüya dilden dillere
Yokuşlar yürümekle geçse de ömrüm
Kâh olur kâh ölür yürürüz yalnız
An gelir dost ilinde yorgun düşeriz
Kâh olur kâh ölür yürürüz yalnız
Gün olur aleme dargın düşeriz
Serhat Dönmez
2020-09-18T01:29:41+03:00Güzel bir şiir fakat naçizane eleştirim, ilk iki kıt'ada beliren o gür ve yüksek şiir sonraki bölümlerde kısılıyor. Kaleminize sağlık
Emine Yaren Altınbaş
2020-09-17T23:49:00+03:00Aslında kalemin çok güçlü ama ben şiirde tekrarların asıl duyguyu öldürdüğünü ya da gizlediğini düşünenlerdenim.Fotoğraf çok yakışmış şiirine.Kalemine sağlık Haşim...