Kireçlenmiş bir kalbe romantizma teşhisi koyulması gibi geldin Ecrin,
Sallanan bir beşiğe ihtiyacın yok uyumak için!
Pin atacak baş aşağı duran avuç çizgilerine,
Sen cesur bir şekilde esir olacaksın...
Acılar bölünerek çoğalır, hücrelerden parçalar kalır geriye.
Ve boğazına takılır diye bir ilacı sakın bölme ikiye,
Kimyası bozuluyor.
Sana canlandırman için Tanrı bir rol verecek.
Fakat ihanet, hep buruk tepsiler üzerinde engel teşkil edecek.
Açılırken ansızın köpürmüş bir birayı son anda yalpalar gibi geldin Ecrin,
Ne kadar uğraşsan da o masaya bardaktan bir damla ter düşecek!
Sen doğarken tehditkar bir cenin daha öldürülecek.
Yeşili unut.
Gözlerine kahverengi kumaştan bir şeyler giydirelim.
Her bebeğin bir tulumu olmamalı...
Olma-malı bir aşkın kızım!
Şehvet ve şiddet, hürriyete gebe bırakır insanı.
Ramp üzeri mevzilenen silahın namlusundan fırlayan toz kurşun
gibi geldin Ecrin,
Çıkacaksın o odadan tütün kokan bir yalnızlığı bitirmek için...
Saçlarında güneşin tonları.
Müsait bir yerde bırakılmış
Bakışların siyah...
Tutulacak bir gün o bakışlara, köşe bucak kaçan seyyah.
Bırak o gitsin, sen kal acı çeksen de
Terk edene madalya takmıyorlar elbette
Her vakfedenden medet umma
Ummana gömüp kaçacaklar hummalı gözyaşlarını
Sen seyredeceksin.
Dünyada mahsur kalmış bir mürettebatı kurtaracak
gibi geldin Ecrin,
Şimdiden yanaklarımda dudak payın hazır
Serinden ebruli eserken sırça vurmuş kirpiklerin bembeyaz
Zanlı bir havadis cüzzamlı gecelerde zeminden nahyeyler!
Ve 'çok' kalır 'az'
Güller bazen jazz kokar
Hata yapma diye aklında nöbet bile tutabilirim.
Hazan, meçhul ve diri...
Deşer yaranı sekerek.
İnsanlar papağan gibidir kızım
Duymak istediğini önce yüzlerce kez senin tekrar etmen gerek.
Kör bir hattat adını yazıyor.
Aranızda anlaşın.
Unutma kızım,
Erken gel.
- Ecrin [ Bölüm 2 - Nefesinden]