Robespierre yalnızlığım
caddesiz evlerin kıyılarına vuruyor işte.
Ömer’den kılıçla kopmuş
sarkık uğultusu durgunluğumun.
Yakup’tan çığlık doğuran Lada’
onu suskunluk olarak uzattı bana
saklıyorum en yumuşak yerinde ruhumun
en allem kullem yerinde saklıyorum onu.
avcumda kınalı kuzusu kimsesizliğimin
diyorum
bileşimi işte bunların
işte bunların diyorum
sayıp duruyorum sürekli ve sürekli
bitmeksizin bir anıltı ya da
sarmaşık türkülerin kırış kırış bıraktığı yüzüme
ve obsesif dürtülerime sürdüğü boyası işte.
ne sandı Atina salonları,
cumhuriyet süvarileri Vendee’nin
ne sandı beni
ben
o kaldırımlarla hatırlanacaktım
dehşeti ve esrarengiz kokusuyla
gece yarısı topuklularının
kadın tırnaklarını vuracaktım tarihe
bir Lokman hastası
bir Alexander hatası
bu bir otobiyografi değildir.
doğdum, büyüdüm demiştim.
anladım şimdi, bükülen zaman
toprakla bükülmektedir.
diyorum gidişi mutlak olan insan
yeryüzünün soluk bir rengidir.
doğdum, büyüdüm demiştim.
bu bir otobiyografi değildi.
bir satır başıyla başlamaz hayat
ve son bulmaz bir noktayla,
buna inanmak istedim.
bu yüzden ne Robespierre yalnızlığı
ne suçluluğu insan olmanın
vücutları anlatmaz belki ama
mutlak bir cümledir rükûsu adamların
bir kadına mı
bir duvara mı?
belirsizliğinde yuvalanmış olan.
tonu dağ arası mor
soluğu bulut bir ejderha
kanatları tortularla bezenmiş
benim vicdanımla süslenmiş yüzü
tüm tezatları karnında guruldamış
öyle bir macera anlatmışım işte.
Anadolu kuşu sesinden.
ama bilirim ki
bundan
kime ne!
epik girdiğim salonun köşesinde
lirik oturuyorum şimdi
her sallanışta bir tıngırtı düşürdüm
salon diyorum ya
bırakın bu düğünleri eğlenceleri
nutuk çekilecek tek yer
yatağımda duyduğum ayak sesleri
dedim ya;
Firavun rüyalarımın Yusuf sesime öfkesidir
uykumun ayak izleri.
''geçmişin sesi geleceğe armağandır''
demek isterken
bozulan bir traktör motoru olarak
sana sevilmeyişimi getirdim.
beni böyle kabul eder misin?
Yakup’u ve Yusuf’u bıraktım
adsız kucaklıyorum dünyayı.
ve bitiriyorum işte retorik gözyaşlarıyla
az önce anlattığım yalanları.
bu bir otobiyografi olabilirdi.
Salih Yusuf Tavusdağı
2021-11-13T16:40:53+03:00Çok teşekkür ederim
Selçuk çatalbaş
2021-11-13T14:46:19+03:00Güçlü kaleminiz ve yorumunuz var. Emeğinize sağlık
Salih Yusuf Tavusdağı
2021-11-13T13:01:13+03:00teşekkürler şiirselliği bazen zor bir okumayla yaratmak da şiirin başka bir kıyafeti oluyor bu da şiire dahil gibi hissettiriyor.
Rana Sezgin
2021-11-12T22:20:13+03:00Sona doğru iyice güzelleşti şiir. Kaleminize sağlık.🌾
Jean Valjean
2021-11-12T20:59:30+03:00tonu dağ arası mor
soluğu bulut bir ejderha
kanatları tortularla bezenmiş
benim vicdanımla süslenmiş yüzü
tüm tezatları karnında guruldamış
öyle bir macera anlatmışım işte.
Gayet güzel. Ellerinize sağlık
Haneke
2021-11-12T20:45:48+03:00Güzeldi... Ellerinize sağlık.