Eğer bir gün yabancı olursam

Sana ve hayata, 

Yaşayanlara belki

Ya da yaşamayanlara, 

Yabancı olursam söyle.

Boş bir odanın içinde saklanıyorsam eğer,

Bileyim ne düşündüğünü,

Yalnız kaldığımda, buğulandığında gözlerim,

Belki de umarsızca ağladığım zamanlarda.


Ne zaman düşüncelerin esiri olursam

Susma!

Susma ki bileyim.

Bilmeliyim kafanın içinden geçenleri.

Gezindiğimiz çimenleri anımsattığında

Hatırlat gülmelerimizi de

Bileyim 

Kaybolmadan her şey aklımın darmadağınıklığında.


Bir tarafa yazdım geçmişimizden kalma anıları. 

Birkaç eski fotoğraf eşliğinde

Dans edişlerimiz mesela.

Suyun sızmadığı vücutlar.

Savrulurken kollarımın arasında sen

Her bir teli saçının

Adeta canlanması.

Eğer bir gün yabancı olursam

Hatıralarıma dokun,

Çıkar bu dansı ser masanın üzerine

Düzensizliğinden rahatsız olayım.

Dağınıklığa teslim olmamı iste benden

Eğer bir gün yabancı olursam

Saçlarını savur 

Dans edişlerindeki asaletin rüzgarına kapılayım.

Tekrar canlandığını göreyim saçlarının.

Tekrar hayata dönmeliler onlar.


Bir gün yabancı olursam eğer

Beni çıkar bu sokaklardan.

Götür yağmur altında gezdiğimiz yerlere

Tut elimi sürükle peşinden 

Düşmelerimize değsin.

Yağmur altında saklandığımız köprü altına

Otobüs durağında sarılmalarımıza

Koluma girdiğin zamanlardaki ısınmalarımıza

Yağmura teslim oluşlarımıza

Sırılsıklam ıslandığımız piknik masalarına

Saklandığımız pergule altına

Eğer bir gün yabancı olursam

Şarkı söyle bana.

Hani parmaklarımızı şıklatarak ritim tuttuğumuz.

Baştan sona ezberlemiştik seninle bir şarkı

Müziğe ihtiyacımız yoktu 

Şarkı söylerek dans ederdik.


Eğer bir gün yabancı olursam

Tut elimi ve saçlarını savur.

Dans et benimle şarkılar söylerken

Müziğe ihtiyacımız yok.

Eğer bir gün yabancı olursam

Tut apansız sev beni.