Her insanın, insan olmaktan gelen, farklı hedefleri, mutluluğun neye benzediğine dair farklı kavramları, hayatta olmanın gerçekten ne anlama geldiğine dair farklı açıklamaları var; ve bu nedenle insanlar birbirlerini yargılıyorlar. Ancak eğer içinin derinliklerinde yaşayan bir yerden, yalnızca sana ait bir hayat yaşamanın evrensel olarak doğru bir yolu olmadığını görmeye başladığında diğer herkesin hayatın hakkındaki fikirlerini bir kenara bırakmayı öğreniyorsun. Üzücü bir gerçek; bu dünya bizi değiştirmeye çalışıyor ve çalışacak da, ancak kendi yönünde ilerlemeye, kendi hızında gitmeye devam etmelisin, çünkü bunun yolunu değiştirmesine izin verirsen, hayatını nasıl kendine ait kılacağını öğrenemezsen, yaşarken geçirdiğin zamanı gurur duyacağın bir hale getirmeyi öğrenemezsen, sonunda başka birinin hayatını yaşamaya başlıyorsun.


Öğrendim ki, derinlik yerine mesafeyi tercih etme eğiliminden vazgeçerek bu dünyaya nasıl açılacağını, sevginin hayatına akmasına nasıl izin vereceğini öğreniyorsun. Monoton hayatın sıradanlığında sıklıkla kendimizi çok istekli ya da çok ilgili görünmekten alıkoyuyor; aşırı duygusal ya da hassas görünmek istemediğimiz için duygularımızı arkaplanda tutuyoruz. İçgüdülerimizi susturuyor, hislerimizi iflas ettiriyoruz ve günün sonunda kendimizi yalnız hissediyoruz. Bu yalnızlık bazı zamanlar büyümemiz için gereken bir duygu durumu değil, bizi içten çürüten, umudumuzu körelten bir yalnızlık. Kendimize kırılganlığın, göğüs kafesimizi açmanın ve kalbimizi bu dünyayla paylaşmanın yanlış bir şey olduğu kuruntusunu fısıldayan türden bir yalnızlık. Önemsemenin tabu haline geldiği bir toplum içinde önemseyen kişi olmakta bulunan güzelliğe kendimizi kör ettiren bir yalnızlık. Bu dünyada yaşayan ve nefes alan, her gün güzelliklerden, değişimlerden ve gelişimlerden geçerek iyileşen ve ilerlemeye devam eden insanlar olarak göğsümüze çok yakın tuttuğumuz karşılaştırmalardan kurtularak, dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırarak, bu hayatta törpülenmiş ve filtrelenmiş olanın ötesini görmek için çaba göstererek sıyrılanabilecek bir yalnızlık.


Günün sonunda bu dünyadaki deneyimin asla kusursuz olmayacak, asla hatasız olmayacak; ama gerçek olacak, dürüst olacak. Umarım bunu nasıl kucaklayacağını öğrenebilirsin. Umarım seni sevmeyen bir aşkı nasıl bırakacağını öğreneceksin. Kendine anlattığın hikayelerden, seni inciten, ruhunu zedeleyen her şeyin seni kalbinin istediğinden daha azına razı olman gerektiğine ikna etmesine izin verdiğin yollardan nasıl döneceğini; sevgiye layık olmadığını hissettiren parçalarından nasıl kurtulacağını ama her şeyden önemlisi, kendin için en değerlisi olamayacağın fikrinden nasıl vazgeçebileceğini öğrenebileceksin.


Tüm bunları yapabilmek için uyandığın her gün, olabilmeyi umduğun kişi olmak ya da her zaman sevmek istediğin şekilde sevmek için asla çok yaşlı, asla çok yorgun ve asla çok kırılmış olmadığının göstergesi. Bundan yararlanmak için asla geç değildir. Asla.