Nazarından ellerime uzanan

Derin bir yalnızlık türküsü bu

Biraz kuru ve biraz silik

Çözemediğim düğüm düğüm

Yazmam için çiftliğe ihtiyaç var

İki yazan parmağa

İki uzak bakışa

Yakındır, bir vuslat treni kalkacak

Ve hicranı bana kalacak

Buradayım evet

Bir saydam göz arkandan bakacak

...

İlelebet sürmez karmaşa

Başucumuzda beklemez bizi

Ama saklıyor da yadigar bir gizi

İzi kalmış ruhu kalmış

Ve işte bu gece yarısı meyilli

Özlemin ağıdı boğazıma dalmış

...

Elbet vardır kazınmış algılar

Uzak durulması gereken sanrılar

Yoksa saçlarımda ağarmış

Şakaklarımda birleşmiş topluluk

El birliğiyle çeker beni bir yana

Birkaç ihtiyar öğüdü kazırlar

Çocukken saçma bulunan

Ve yavaşça anlam kazanan

Şu an bana bakıyorlar

Sıra sıra dizili ve karşımdalar

...

Uzunca nakışlanan çarpı

Çapraz çapraz iğneler

Renklerin resmi oluşuyor

Esinti duvarlar arasında

Buruşuk iki elin sesi yankılanıyor

Çok eski bir masal bu

Yalnız zihnimde yaşıyor

...

Bu baktıklarım bir dile gelsin

Ben bir afeti besledim önce

Sonra ruhuma geçtim

Bulanıkken gördüm ve seçtim

Konuşmak istemediler

Sustum iknadan vazgeçtim

Tiz bir ses oku azaltır dedi

İnzivayı besledim, büyüttüm

Çıkar mı topraktan bilmedim

Ama ben sanki, ne bileyim işte

Ben sanki bir hiçliktim

...

Şimdi daha farklı ama kalan

Tam bir şimşeği çaktırmadan

Kağıtlara seni bağırmadan

Daha durgunum gibi

Fakat hala seni... evet yine

Bağırıyor muyum ki

Bu şiir de ne böyle

Ben beni de artık bilemem ki

...

Yazsam da bitmez sanki şimdi

Cümleyi yarıda mı kesmeliydi

Her şey böyle eksikken

Bu sefer de bitmeliydi...