Çocuklar,

Kadınlar,

Masum canlılar,

Yuvasından ayrılmaya mecbur kalan yaşlılar,

Eline silah tutturulan adamlar...

Yüzlerde korku,

Acının çelişkisi duyuluyor sözde.

Şaşkınlık ve öfke!

Neden?

Niye...

Bu suskunluk kimlere?

Göz göre göre öldürülüyor bir nesil toprağında.

Korkulmayan sabahlara vuslat,

Yastığa konan gamsız ruha tutsak!

Kanlı bir anda,

Canlı yayınlar,

Görseller,

Manşetler,

Yıkım, kıyım, cehalet...

Ağır bedeller.

Tutan kim?

Tutulan kim?

Kime nişan, neye savrulan bombalar.

Dayatılan yaşamlar,

Hepsi,

Hep birlikte

İnsan değil miydi?

Sahi insan kimdi,

İnsan olmak neyi gerektirirdi?

Oysa ne çok medeniydik sözlerle,

Ne çok adaletliydik yıkılmaz yüreklerle!

Sessizliğe gömüldü adalet timsali dünya!

Gözler âmâ,

Kulaklar kapatılmış kopan figana.

İğrençlik uluorta.

Bu çağ karardı hepten tavanda.

Bedenler kötürüm.

Ruhlar isyankar,

Kokuşmuş soysuzluk çoğalıyor.

Adalet,

Adale-siz kalmış gibi insanlık,

Önderler kayıp, 

Hep kayıp buhran zamanlarda.

Hareketsiz.

Bana dokunmayan yılan bin yaşar ne de olsa! 

Yoksa

Ne çok konuşurduk sınırlandırılamaz hakları,

Yaşama hakkı!

Yaşamak...

İnsanca,

Kaldı mı bu zamanda