Sevgili Elbert, buralarda hava oldukça ısındı ancak ben bir buz kütlesi gibi üşüyorum. Gün batımı gibi içimdeki ışığın sönüşünü izliyorum. Hakikaten de bu düşünceler bir düşman gibi çevreledi benliğimi. Uykum mu var üşüyor muyum Elbert, çözemiyorum. Sana gelmek istiyorum ancak dizlerim yara bere içinde. Bu tepede yitip gidebilirim Elbert. Belki de bir kurt ansızın avlayacaktır beni. Bulduğu belki cansız bir beden, belki de birkaç deniz kabuğu olacaktır cebimde sakladığım. Kayboluyorum Elbert. Bu koca şehir beni küle döndürüyor ve sen beni duymuyorsun. Çığlığım saçlarıma karışıyor bu amansız rüzgarda. Ne yazık! Yitip gitmiş bir güvercin konuyor yamacıma. Sayısız ışık var şehirde, sen neredesin?