birden çok bilinç hâlinde atılan
kahkaha kıvraklığıydı kıvrımlarım
yüz dayanmaz, kızarıp yaşarmaya
vaktim, ehliyetim yok; ve olmadı hiçbiri
canımın neresinden tutup başlasam anlatmaya
fazla ilerleyemeden meczuplar sansürlüyor dilimi
yaşamak! başka
neye bu kadar sevmek adı altında eğilir ki başım;
yahut niye bir koşuşturma sırasında gelsin aklıma,
dişlerimin arasında güpegündüz boğulan yaşadıklarım
ellerimin kör dövüşü, olmamışlık kokusunu yayan
patlayan çakıllar üzerinde parlayan kızıl sabah,
ve taze açılmışlık istediğim çiçeklere sorgu:
nicesi ferman beklerken, sunulan bu beyan
yokuşlarda kesilmiş nefesin eşlikçisi bir gümrah
değil midir, bütün bunlar da açılmanın bir yolu
bir hayat miktarı kurcalanmış aklın mahsulüydü,
bana yeter dedirten ezelî yabancılığım.
hava kararıncaya kadar gelmiş olan sıkıntı,
hışımla, hınçla...yumruk yumruğa sinen duman
koltukara yığılmış bir keder; anlat bekliyorum
bu ölüm, bu bekleyişler yaratan ölüm kimin ölümüydü