bulutlar ne varsa içlerinde kalan dökecekler birazdan,

içimin sızısının yakınlığından anlıyorum.


hanımeli çiçek açmıştı ben de biraz ağrısızlaşmıştım,

uzak mıyız bahardan büsbütün?

kime soruyorum? ses yok soluk yok o tanıdık tıkırtılar yok.

yağmurun açtığı yaraları anlatacak bir yaradanım bile yok.


örneğin şimdi sıkılacak bir upuzun pazar var,

kapatılacak pencereler var müteahhidin kıt zekasıyla yerleştirilmiş.

bir de ben varım her şeyin ortasında öyle dimdik duran.


kitaplar birikiyor, kahveler tekliğinden konduğu gibi buz kesiyor.

bir de ben varım.


elimde ne yağmur kaldı,

ne de hatırlanacak bir evim var.

gücüm de yok kapatmaya bu bilmem kimin camlarını,

fırtına benimle büyüseydi bile kıpırdamazdım zaten.


elimde kırmızı var,

elimde herkesin grisi.

elimde çocukluktan milyon tane zorbalık.


pişmanlık bir nevi korkak intiharıdır,

korkmuyorum artık hiç büyümemekten

korkmuyorum solgunluktan ve izim kalmayana kadar solmaktan.


kendimi doya doya öldürmek için,

elimde hanımeli lilası bir bıçakla

her günün sabahında kendimi bekliyorum.


korkmuyorum dilimin varlığını unutana kadar susmaktan.

artık kork(a)mamak kimin intiharıdır?