Prangalı yalanları yürüyor avlumda çamurlu ayakların

Katmerli bir orkide niyetiyle göğsümde taşıyorum seni

Kimse böyle kallavi taşıyamaz göğsünde seni

Gökten beyaz perdelerle iniyor yapışkan ağzı sevdanın

Elimi atınca yeşil dallar kararıyor, kuruyor kökü sapı

Ve ne kadar sine varsa yeryüzünde denize uzanan

Hepsine başlıyorum adınla


Gözündeki sarı damardan tanıyorum seni

Ne kadar galibiyet varsa yaşamdan sana uzanan

Muskası göğsümde, cebimde çakıl taşları

İniltili bir mimikle yürüyorum evinin çarpışık kaldırımında

Kurgulamak şimdi yüzünün çıkmazını avazın sarkastik yağmurunda

Nasıl da antlıydı gözleri ellerinin

Kıyaslanacak tek şifa kalmayıncaya dek ellerin bağrımda