Bir gün açtı gözünde ehl-i fenanın

Kuşlar göğe küserdi, kanatlar geçti

Bitimler gizlerdi tüm başlangıçlar

O gün Havva doğmasa bil Adem ölecekti.


Ben yalnız da yaşardım Havva

Bir başıma da olurdu bu ağaçlarla telaşım

Uyardım rengine, gelirdim dengine koşardım

Kainatsa benim, düzlüğü de yokuşu da

Tanrısı da alkışı da gördün mü

Bir seyirlikte kısılan sesimden,

Nasıldı anlamam,

Neydi bunca hatanın içine gelişin peşimden?


Çillendi yüzün kırmızı bir elma gibi

Erittim avucumdaki iyilikte nispeti

Kötülük bilendi, yurdum Çivrillendi meyvesinden

Sağlıklı büyümekler konuştuk ta çocukluktan

Temasüle geldik de yuvalar oluştuk.


Kanadın gövdemden dışarı olur şey mi?

Evlat mısın dünya zemini kadar

Eş misin başımdaki derdime

Bitmişliğe peş, yoluma kardeş misin?

Anlamam o küskün tanrının dilinden

Geldin durdun dizimde böyle gönlümden büyük

Yangınla işteş misin?


Durdur bari zamanı ateş kalsın yandığında

Derin bir cızırtı gibi çarpan kalbe temas

Varsa olacağı olurundan gelsin

Benim sana iltimas

Hani yazın kışa borcu neyse

Avunan kocaman ovalara sığdırıp

Katlayıp göğün dibine koyar geliriz


Evet, ne getirir hayat

De neler götürür düşünmeden 

Yokuştu, düzlüktü, soğuktu canım üşümeden

Bir kıyının kan rengi şarapta düşü

Bir meclis umurdan dışarı

Anlasam dursam

Neydi ve nasıla dönmeliydi kafanın düşüşü

Yalnız da yaşardın seni ben doğurmasam


Bir gün kapanır memleket gibi kapıları

Göğün iştahını döndürür geliriz

Başlar şimdi boynumuzdan bir mayıs

Gün ışır, yol görünür;

Yetişiriz.