Batıyorum. Bir gemiyim şimdi engin okyanuslarda, anlatım bozukluklarımı mazur gör örtmen! Deliriyorum sinsice, hiçbir faka basmadan. Ulular ulusu ulusun diye gece yarısı, kükresin diye arslan gündüz vakti, tan kızıllığında karga çığırsın diye, ve başkalaşmış formları. İnsanın iyi demediği lakin Doğa'ya uygun ne var ise gerçekleşiyor bir gece vakit. İnsan ki, aklı henüz yeşermiş tomurcuk, Doğa ki binlerce yıllık bilgelik. Bir eşiği aşıyoruz birlikte, sözcüklerimizi hangi delilikten aşırdığımızı bilmiyoruz, artık muktediriz yaşamağa ve delirmekliklerin tatlı eşiğine. Artık çevrilemez sözümüzcüklerde, çünkü diyeceklerim yalnızca sanadır. Sonsuzcuklaşıyor sözcükler dilinde, kilimesizlik kilim örüyor tavan arafında. Af çıkıyor Afroditçe. Hermes'in Ulağı iletiyor sözcükleri gün doğumunda, şafak sökerken henüz yudumlanan son bira, dönerken dünya usülsüz, duyumsama sınırlarını aşan bir ölçekte kavrarken baş aşağı durduğunu ben sessizleniyorum.