Kartuş renginde belirlenime gidiyoruz, olduğun şeyi değiştirdiğin ana geliyoruz. Lakin sen lider olmayabilirsin? Ben hep bir yanrôl idim. Sadece bir anın ne kadar önemli olduğunu unutmadığın bir andasın. Akışta olan her şey senin, sensin. Bir müzik çalıyor fonda, 1400'lü yıllardan kalma bir plak, o da sensin, dinliyorsun kendi kıymetini. Delilik gülünç bir kelime gibi görünüyor, "her şeye muktedirim" diyorsun. Vertigolu biri satranç oynuyor, tahtanın nasıl göründüğünü bilmek ister misin?

Cevabın değişse de değişmese de göreceksin gününü, önünde sonunda tadacağın kaderden kaçamayacaksın. Bir kaderden kaçma denemesi daha! Kaderi değiştirmek isteyen, kendi taşlarını yontmuş bir kalender. Gecenin ortasında dikiliyor bir başına, kendini gülünç buluyor. Şimdi bir eşik daha geçeceğim diyor, ve bu diğerlerine hiç benzemeyecek. Değiştiremediği bir rüya gibiyim tam karşısında. Kendinden intikam alır gibi saldırıya geçiyor, beni yok etmekten başka şansı yok. Yanrôl kavramının derinliğe değinmemiz gerekir. Başrol hikayenin ortasındaki karakterdir, yanrôl ise görünür ve kaybolur. Bilmiyorum, hiç de umurumda değil. Bilmeyeceğim bin asır da geçse. Cehaletten öte bir bilmezlik, bu bendeki.

Sonra ilerleyeceğiz bir çölde, adımlarımız delirecek, istediğimiz yere basamayacağız ayaklarımızı, güneşi çok sevmeyeceğiz öyle, ay doğduğunda nefret edeceğiz uyumaktan, karların arasında bir çölü arşınlayacağız beraber. Yeniden gelen yaşam gibi, toprağa ve cana.