Balkonunda çiçekler heybetiyle:

Narin bir yıldız gibi parlıyor,

Ah Şuğra bu sendeki de-

Ne biçim yalnızlık.

Ellerin, titriyor...



Kırmızılı bir ölüm yemini.

Öyle bir yol ki,

Her milimine yüz sürülmeli.

Dudakların diyorum Şuğra!

Uğruna ölmeli, gebermeli.



Sen hiç duyar mısın?

Gece sokakta kediler,

Köpeklerle bir olur,

Söverler insanoğlunun çarkına.

Ben bilirim,

İçmekten,

Sarhoşluktan kapında.



Gülleri duy, papatyayı öp,

Ayır laleleri sümbüllerden,

Benim yaptığım gibi.

Bakışlarını kurtar herkesleşmekten.



Koğuşlarda ağalar ranza üstü dinlenir,

Voltalar atılır türküler söylenir,

Bir de anlamak derdine düşülür hayatı.

Bir de senin için bir hayat anlatılmalı.

Şiirler yazılmalı, meydanlar doldurulmalı.



Bakarsın, kıymetsiz dünya

Paha biçilemez olur.

Söylersin, caddelerin gürültüsü

Engin bir söylev olur.

Kurtuluş için,

Nefes almak ve sevmek için Şuğra!



Kapında, ölüm melekleri.

Elinde, katlimin zincirleriyle gezersin.

Namluyu sür,

Kapıyı kapat.

Ranzan diyorum beyaz tenlim,

Ne de güzel bir mezar olur,

Benim fani bedenime.