Dünyanın en eski şehrinin
En eski eviyim.
Duvarlarım kararmış
Yeri geliyor, üşüyen insanları ısıtıyorum
Ama öyle yalandan,
Pencerem bile yok aslında bakarsan.
Hoş onlar da kışları geliyor,
Yazları uğramıyorlar bile.
Gıcırdayan, yıkık dökük bir kapım var.
Onlar en büyük şahidi gidenlerin,
Gidip de dönmeyenlerin.
Belki diye umut edip
Bekliyorum o idealist mimarı.
Beni baştan yaratacak o güzel insanı bekliyorum.
Kapımı, penceremi tamir edecek.
Edecek ki
Çürütmesin içeri giren yağmur,
Rengarenk, yeni boyanmış duvarlarımı.
Sonra
Salonumun en güzide köşesinde olan
Şöminemi yakıp ısıtacak içimi...