Ahşap merdivenlerden bir üst kata çıktı. Sağ ve sol tarafında birer oda… Ve bir üst kat daha… Merdivenleri çıkmaya devam etti. İkinci kata geldiğinde karşısına bir kapı çıktı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde ön tarafı tamamen cam kaplı geniş odada buldu kendini. Cam kapılardan birinden teras katına çıktı. Göz alabildiğine yemyeşil ağaçlarla kaplı orman ayaklarının altında duruyordu. Terası çevreleyen korkuluklarına dibine kadar yürüyüp orada durdu. Çam ağaçlarından yayılan o nefes açan oksijeni içine çekip gözlerini kapattı bir süre. Arkasından gelen sesle irkildi.
‘’Çok güzel değil mi? Üstelik çok ucuz!’’ Sesin geldiği yöne dönünce sevgilisini gördü, cam kapının eşiğinde durmuş ona bakıyordu. Üzerinde kısa gri eteği, beyaz gömleği… ‘’Bu normal değil!’’ deyip yüzünü yeniden yeşil denize döndü. ‘’Yine başlamayacaksın değil mi? Sıkıldım senin bu komplo teorilerinden, hayal gücünün saçmaladıklarından. Ya bir kez olsun kabul et, bir kez olsun istediğimiz olunca sorgulamayı bırak ve sadece yaşarken tadını çıkar! Çok mu zor?’’
Zor değildi elbet. Ama ne zaman bir hayaline çok uğraşmadan kavuşsa hep arkasından büyük bir sorun yaşamıştı. Bu yüzden artık inanmıyordu hayatın ona karşılıksız mutluluklar sunacağına. Evet bu ev de yıllardır hayallerini kurdukları kadar güzel bir evdi ve üstelik tam da onu istediği gibi insanlardan uzakta, yeni kitabını yazabileceği sakinliği ona verebilecek bir yerdeydi. Sevgilisi haklıydı belki de, belki de hayat bu defa kıyak geçmişti onlara ve istediklerini karşılıksız vermişti… Çamlardan yayılan kokuyu biraz daha ciğerlerine çekip sevgilisinin yanına gidip sarıldı. ‘’Tamam canım, anın tadını çıkaralım…’’
En alt kata indiklerinde sabırsızlıkla bekleyen emlakçı kadınla karşılaştılar. ‘’Eğer evi beğendiyseniz işlemleri başlatalım. Ne kadar peşinat verebilirsiniz?’’ Kadını sabırsızlığı canını sıkmıştı ama sevgilisiyle yeniden göz göze gelince çok fazla üstelemedi. ‘’Yarısını peşin vereceğiz kalan kısmı için de bankadan kredi çekeceğiz. Krediye uygun demiştiniz.’’ Emlakçı kadın elinde tuttuğu dosyayı açıp bakıyormuş gibi yaptıktan sonra; ‘Evet, krediye uygun, şimdi dilerseniz bankaya gidip geri kalan işlemleri halledelim.’’ Neden bu kadar kolay oluyordu? Seslendiremedi bu düşüncesini ama yine de kabul etti.
‘’Buna inanabiliyor musun? Eşyaları da bize bıraktılar! Bunların hepsi antika olmalı. Duvardaki tablolar, işlemeli koltuklar, yatak odasındaki o geniş yatak, üzeri tülle kaplı! Sadece bu eşyaların değeri bile evden daha pahalı olmalı!’’ Sevgilisi bir çocuk gibi yerinde duramıyor, odaların arasında koşuşturuyordu. ‘’Gerçekten buna inanamıyorum, giriş katındaki küçük odayı gördün mü? Bilgisayarını oraya kurarsın ve dilediğin gibi yazabilirsin orada!’’ Evet o oda tam da bunun için tasarlanmış gibiydi. Gün boyu güneş alıyor, verandaya açılan kapısıyla sıkıldığı zaman çıkıp sigara içebilirdi. Her ne kadar sigarayı bırakmak için onlarca terapi görse de olmuyordu işte. Yazarken mutlaka içmesi gerekiyordu. ‘’Hala yanlış bir şet var hissediyorum. Bu kadar kolay olamaz. Hem o kadın gördün mü? Sanki bir şeylerden kurtulmak istiyor gibi aceleciydi ve biz ne dersek kabul etti hemen’’ Sevgilisi onu duymamış gibi yapıp giriş kattaki banyoya girmişti bile. ‘’Bu banyodan iki tane daha var! Arka bahçedeki havuzu gördün değil mi? Temizletirsek istediğimiz zaman havuza girebiliriz!’’
İçine düşen kuşkuyu bastırmak için elinden geleni yapıyordu. Neden rahatsız olduğunu açıklayamıyordu bir türlü. Bir süre sonra açıklamaya çalışmaktan vazgeçti. Küçük odaya bilgisayarını yerleştirip yazmaya başladı. Arka bahçedeki havuzu temizlettiler. Haftada bir arkadaşlarını çağırıp küçük ev partileri düzenlemeye başladılar. Evet tam da sevgilisinin dediği gibi bu ev tam onlara göreydi ve çok ucuza almışlardı. Yayınevinin istediği tarihten çok daha önce kitabını tamamlayabilecekti böyle yazarsa. Yazmasına engel olacak her olumsuzluktan uzaktı o evin içinde. Kendini sadece yazmaya veriyordu. Zaman geçtikçe içindeki rahatsızlıktan da kurtulmaya başlamıştı ta ki o geceye dek…