Son yazdıklarını yeniden okuyup imla hatalarını düzelttikten sonra kaydedip bilgisayarı kapattı. Yorgun hissediyordu kendini, her gün aralıksız sekiz saat yazmaktan. Saatini baktı, daha dokuz bile olmamıştı. Telefonunu kontrol etti. Sevgilisi iş toplantısına katılacağı için geç geleceğini yazdığı mesajı gördü. Son aldıkları işin yoğunluğu nedeniyle sürekli geç geliyordu o yüzden çok üzerinde durmadı. Mutfağa gidip dolaptan bir bira alıp verandaya çıkıp ahşap sallanan sandalyelerden birinin üzerine oturup içmeye başladı. Sevgilisinin dediği gibi, bu evdeki eşyaları satsalar evden daha değerliydiler. Sandalye üzerinde ileri geri hafifçe sallanırken sigarasını yaktı. Gündüz yeşil ama güneş batınca kararan ağaç okyanusuna daldı gözleri. Gözüne kaçan sigara dumanıyla canı yandı bir an, aynı anda baktığı karanlığın içinde beyaz bir elbise giyen kadını gördü. Koşarken dizlerini üzerine düştü hemen kalktı. Koşmaya devam etti. Önce gördüğüne inanamadı. Gözleri sigara dumanının yakıcı etkisinden kurtulunca daha dikkatle baktı evet koşuyordu kadın. Oturduğu yerden kalktı heyecanla. Kadının gittiği yöne baktı. Kimse yoktu. Verandadan aşağı indi. Tam kadının gittiği yöne doğru adım atacakken sevgilisinin sesini duydu. ‘’Sen uyumadın mı hala?’’ ‘’Bu saatte uyumadığımı biliyorsun’’ Öylece donup kalmıştı. Sevgilisiyle gizemli kadın arasında. Mantıklı olanı seçip sevgilisinin yanına gitti.
‘’Roman nasıl gidiyor?’’ sorusuna sevgilisinin ‘’Toplantılar nasıl gidiyor’’ diyerek karşılık verdi. Verandaya geri döndüğünde yere bıraktığı yarım şişe birayı eline alıp bir yudumda içti. ‘Kaçıncı bu?’’ ‘’Sayıyor muyuz?’’ sevgilisinin yanından geçip içeri girdi. Dolaptan bir şişe daha bira aldı. ‘’Bu kadar çok çalışmak zorunda değilsin! Yanımda olmanı istiyorum artık’’’ ‘’Kredi taksitlerini nasıl ödeyeceğiz? Sen hala kitabını bitirmedin, hoş bitirsen de satmadıktan sonra bize bir faydası olmayacak biliyorsun!’’ Sevgilisi haklıydı. Bu haklı olma durumu canını sıkıyordu. Üsteleyemedi, sevgilisi yatmaya giderken o verandaya geri çıktı elinde birasıyla. Bu evi aldıklarından beri ayrı uyuyorlardı, sabah sevgilisi erken uyanıyor o uyanık olsa bile uyuyormuş gibi yapıyor, karşılaşmıyorlardı. Yine öyle olacaktı. Sevgilisi yatacaktı o verandaya çıkıp yarım paket sigara birkaç şişe bira içip sızacaktı…
Sallanan ahşap sandalye üzerinde sızmak üzereyken yeniden o kadını gördü ağaçların arasında. BU defa arkasında onu kovalayan bir adan vardı. Bir an da kanındaki adrenalinin etkisiyle ayıldığını hissetti. Kadının peşinden daldı ağaçların arasına. Olabildiğince hızlı koşuyordu, nefes nefese kalmıştı. Koştukça içine çektiği nefes ciğerlerine batıyordu. Zorladı kendini. Dizlerinin üzerine düştü önce, sonra yüzünde hissetti nemli toprağı… başını zorlukla kaldırdığında kadınla göz göze geldi….