Heves etmeyi bıraktığımız haziranların mezarlığı

göğün gürültüsünde dinlediğimiz şarkılar,

ve unutamam zannettiğimiz hatıralar da var.


Saat kaç olursa olsun bizi sokağa çağıran yaz günleri,

denizinde boğulmayı da öğretebilir kuşkusuzca;

fakat bunu birinin kollarında da yaşatabilir.


Uyumak; daha da kalabalıklaşmak gibidir bazen,

çünkü arkandadır her an kaçmaya çalıştığın o şehir

ve düşüncelerinden birikmiş fırtınalı nevresim.


Geçmiş günlere benzeyen rüyalar,

basit ama bucaksız sonları çağıran hatalara

ve fark etmekte çok geç kaldığın detaylara uyutur seni.


Kalbin odacıklarına gelişi güzel dizilmiş tuğlalar yıkılır,

mektuplara çizilmiş tarihlerde bir an gülümsersin.


sonra bütün bu çaresiz duygulardan kurtulursun elbet

ama asla bir fotoğraftan silinemezsin.