Evler,

Kimi zaman notre dam karartısı sırtımızda

Kimi zaman Tiflis misali bir modernizm karmaşası 

Sus kızım, yapma oğlum gulyabanisi


Boş dolapların tok gözleri

Beslenmelerde muz gününün kederli sesi

Şükret, sabret, hamdet ahalisi

-ya rabbi sen şu rızık bölüştürme işine biraz daha mı eğilsen acaba?


Evler,

Kalabalık kabalıklar

Beraber, hep beraber, haydi hurra...

-ya rabbi kan bağı, bileklerimi pranga inceliğinde mi keser acaba?


Evler gündüz yalnızları, akşam heyheyleri ve gecenin sessiz sevişenleri

Sahi, evler...

Dirilip de zamanın zulmü girince yatağına

Bir yudum su getirenin.

-ya rabbi bu kısım biraz pragmatik bir yaklaşım değil mi acaba?


Evler

Erbaş'ın oda oda kanayıp da dinmeyeni

Kustuğumuz kan, yuttuğumuz kızılcık şerbeti

Hırsımın, hıncımın bir köşede dineldiği

Gözümün karasını büken evler

Kırık düşlerin ovaladığı parlak tencelereler yuvası 



Bir galoşun, bin ölüyü doğurduğu

Şafaklarda fikirlerin yontulduğu

Binbir odalısının koca bir kibri avuttuğu

Kolonu kırık, demiri çürük satılık mezarlar