Geride kalan dört seride hep konu dönüp dolaşıp evren ölçeğinde ne kadar küçük ve ne kadar değersiz olduğumuza geldi. Ürkütücü bir durum fakat ne yazık ki gerçeğin ta kendisi. Fakat bu defa biraz da değerimizden bahsedelim istiyorum.
93 milyar ışık yılı gibi bizim için akıl almaz muazzam bir mesafeden haberdarız. Bu ölçekte trilyonlarca galaksi, içlerinde katrilyonlarca yıldız ve gezegen bulundurduklarını biliyoruz. Sayın okuyan büyük resme bir de şu açıdan bakalım;
Henüz kendimizden başka akıllı bir yaşam formuna rastlamadık. Çok ama çok çok ufak bir ihtimal de olsa, evrende yalnız olabiliriz. Bu aklımızın almadığı evrenden bile çok ama çok daha değerli olduğumuzu ve türümüzü mutlak suretle hayatta tutmamız gerektiğini, her bir insanın çok ama çok değerli olduğunu ve evrene yayılmamızın bir zorunluluk olduğunu bizlere sert bir şekilde gösteriyor. Düşünün sadece gözlemleyebildiğimiz evren 93 milyar ışık yılı genişliğinde ver her saniye ışıktan hızlı bir şekilde süratle genişlemeye ve büyümeye devam ediyor. Ve bu inanılmaz boyutta, inanılmaz yapıda tek akıllı yaşam formu olduğumuzu hayal edin. Evet biraz ürkütücü değil mi? Fakat şunu bir sorun kendinize,
“Evren yalnız olmak mı daha ürkütücü, yahut başka yaşam formlarıyla karşılaşmak mı?” Yalnız isek eğer, 60-70 yıl gibi evren ölçeğinde mili saniye bile etmeyen ömrümüzün birkaç yüz yıla tarih sahnesinden silineceğini ve evrenin yalnızca madde ve ışıktan ibaret bir yer haline geleceğini düşünün.”
“Eğer yalnız değilsek ve karşılaştığımız yaşam formları bizlerden çok daha gelişmiş ileri bir medeniyet ise ve bir de kötü niyetlilerse, bizleri köle olarak kullanabilir ve dünyamızı bilim kurgu filmlerindeki gibi gerçek anlamda işgal edebilir”. Sayın okuyan, iki ihtimal de gerçekten korkunç değil mi? Ve evet, belki de evrimin eşsiz birer parçaları olabiliriz. Buda bizi herşeyden çok ama çok daha değerli ve özel kılar. Tüm bu inanılmaz yapı, aklımızın alamadığı zincirleme düzen biz insanların hayatta olabilmesi ve hayatta kalabilmesi için varolmuş demektir. Bir varlığın ulaşabileceği maksimum değer budur bana kalırsa. Evet sayın okuyan, şimdi aynanın karşısına geç ve kendine de ki;
“Ben çok değerliyim.”
Kendinizi sevin, hayat sorunlar ve sıkıntılar üzerinden kısacık ömrümüzü heba etmeye değmeyecek kadar kısa inanın bana. Ve karşımıza çıkan her insanın da en az bizim kadar değerli olduğunu unutmayalım asla. Bu bilinci tüm insanlığa geçirebilirsek bir gün eğer, eminim ki dünya inanılmaz güzel bir yer olacak. Çocuklarımız, torunlarımız, onların çocukları ve torunları kısacası neslimizin huzurlu ve mutlu yaşaması, bizlerden çok dana büyük işlere imza atması ve evrene yayılması ancak bu şekilde gerçek olacaktır. Kin, nefret, kıskançlık, bencillik bir insanın en pis hisleridir. Kendimizin ve karşımızdaki her insanın ve canlının ne denli değerli olduğunu beyinlerimizin baş köşesine karışığımızda evrenin tüm kapıları kendiliğinden açılmış olacaktır. Tabi ki şunu da unutmayalım eğer bizler bu sonsuz evrende yalnız isek, bitkiler ve hayvanlar da eşsiz canlılar demektir. Ve en az bizim kadar değerliler. Bana kalırsa “Hayvan ve bitki sevmeyen, insan da sevemez ve hatta kendisini de sevemez. Kendisini sevemeyen bir birey de asla ama asla kimseyi sevemez.” Evet sayın okuyan, her sabah gökyüzüne ve güneşe, her gece de Ay’a gökyüzündeki yıldızlara bakamayı sakın ihmal etmeyin. Evren, hayal gücünüzü inanılmaz şekilde büyütür. Çünkü bildiğimiz dana inanılmaz, daha büyülü, daha büyük bir yapı yok. Unutmadan tekrar ediyorum,
“ÇOK DEĞERLİSİN VE HERKES ÇOK DEĞERLİ”