Hüsranlar içinde boğuşan şu kederli ruhum, senin afraze gözlerinde huzuru buldu.

Bilmem bunca zaman kaç umuda yüz çevirdim,

Bilmem bunca ömrü kaç yaramaz sevdaya pay ettim.

Seni bulamadığım onca mevsimlerde,

Şu âmâ gözlerim başka kalplerin korkak iklimlerinde üşüdü. 


Ey çehresi güneşle yıkanmış alem-i feza, ey sen canıma ateş damlaları düşüren ciğer-pâre,

Ben ayaklarının altında ehver olmuş çaresiz deli divane.

Ne bir aş isterim nefesinden başka, ne bir ahbâb.

Ben bir seni isterim şu ahir ömrümde; Ölmeden ruh-u revan bulmak isterim kucağında.

Çünkü bilirim, beni bir tek sen anlarsın; gözüme baksan yüreğimi yaşartan rüzgârı görürsün.