O muhteşem renkler, şahane vedaları da söyler

Ölüme yavaştan yaklaştığımızın kasvetini de

Renklerin cümbüşü gözlerinde parıldar

Ve iblislerimizi anımsatır kara bulutlar


Sonbahar ölüm kokar buram buram

Ve bu aylar ölümün elçisinini ağırlar

Çaresizler, ölümün ardından sadece ağlar

Ve ayrılıklar ondan geriye hiçbir şey kalmadığında başlar


Ağır gelir yaşam ve unutulmaz hatıralar

Hasrete bulanır eylülde geceler ve rüyalar

Geri gelmeyeceğini bildiğim halde kurduğum hayaller

Uzak ufkun yaşamı ve umudu


Aklın unutmak istediği kadar gerçek

Ve boynumda hissedemediğim nefesinden çok daha yakın

Hasret ve yakarışın acı birleşimi

Eylülün soğuk rüzgarlarının iliklerime işleyişi


Karanlık, ağlamaklı ve tutsak bir ruh

Hatta belki de binlercesi

Ölüm marşının istenmeyen melodisi

Ölüm bazen eylül kokar