gecenin karnını sızlatırdı
eylül sancısı
gezinir dururduk
oradan oraya
savrulurduk yaprak misali
en çok da düş kurduğumuz
ulaşılmaz bahçelere
ay tutardı masumca
çocuk ellerimizi
gökyüzü emzirirdi ninnileri
yıldızlar düşerdi
gariban sokaklara
aydınlatırdı
içine düştüğümüz kör kuyuları
duyumsuyorum kendimi
maviye sinen hüzünde
usul usul dinliyorum
dili kısık cümleleri
kırgın su yıkıyor
kekeme replikleri
ben göçebe oyunun neresindeyim?
ağlayan zamanın dili gibiyim