Eski bir tuvalet duvarının küf yeşili fısıldadı kulağıma
Artık büyüdüğümü
Ayakkabımın sıkıca bağlanmış bağcıkları söyledi
Kaç ton eskite eskite
Bu asfaltta yalın ayak yürüdüğümü
Yatağımın duvara bakan kısmı anlattı
Ayak uçlu uyuduğum somyeyi çoktandır örümcekler bürüdüğünü
Sobanın üstündeki güğüm gösterdi
Bir poşet tuzla limona beni nasıl da güldürdüğünü
Tabağımdaki fasulye hatırlattı
Ta Maraş’taki pencerede
Çocukluğumu pamuklar içine gömdüğümü
Şimdi sormuyorum gidilecek yerlerin de var mıdır parkları diye
Çünkü artık biliyorum
Büyüdün mü gülerler düştüğüne
Bırak fasulyeden sarmaşıkları
Ağaçlara bezesen gökyüzünü
Göreceğin iki parmaklık arası komşu tasası
Gittin mi bir kez Ankara’ya
Zihninde canlanır
Geçmişten geriye
Hiç gidemediğin denizler ve kıyısı