Üzerinde 'bil' yazan bir taşı ısıtıp içime doğru attılar

hâlâ düşmedi, hâlâ bekliyorlar ve biliyorum,

ölsem bile yanıldıklarını anlamayacaklar

cürüm benim değil, vaat değilim

yarabbi bir ses için, 

içimi daha ne kadar oyacaklar

bir ses mi, bu yaşımda nasıl ilham edeyim 

üstelik bu kadar küfür arasında nasıl duyacaklar

yetsin artık, bunu daha kaçıncı kez vaaz edeyim;

faydasız bu, her söze vecd ile iman tokuşturanlar 

*

ben aydınlanmak diyorum yangınıma, ilkel bir ışık 

yaşamaktan başka şeyler de okutan,

anlamaktan daha fazla ağırlaşandır;

yüzümde feveran eden kırışıklık

*

vaktiyle kudreti muhtaç etmişlerdi, sesi mahkûm

şimdi çıksın kabirlerden, çıksın aklımız 

artık hiçbir ölüme bol değil, şu toprak ve kum

bilmiyorum, bu perişan edici cehaletten mi, neyden,

herkesi haklı çıkaran bir delilikten mi yakınıyoruz?