Bir hasret türküsü çınlıyor kulağımda...

Çınlıyor, çınlıyor ama kim için, niye?

Dosta mı, sevgiliye mi, memlekete mi?..

Dostum için ya, dostum! Başka ne olacak?


Babamın belindeki yük ki ne yük,

O kadar ağır ki dağ sanırsın,

O kadar hafif ki yaprak sanırsın,

Hem belini büker hem her fırtınada etrafa savurur.


Sivas'tan aldı bu yükü sırtına,

Sonra savurdu onu o büyük fırtına.

Önce Kütahya'ya oradan Ağrı'ya,

Oradan Sarız'a sonra Kayseri'ye.


Kayseri'deki son senemde tanıdım dostumu,

Küçümseme sakın bir yılla dost mu olunur diye,

Kimini on yıl tanırsın sana arkadaş olur,

Kimini bir yıl tanırsın sana aile olur...


Yine güneş döndü, hava kapandı,

Hafiften gelen bir ıslık sesi çınladı

Yabancı değilim bu sese, görüntüye

Esti yine rüzgar savurdu bizi bir bilinmeze...


Gözümü açtım yeşil bir ırmağın yanındayım,

Sordum oradan geçen yaşlı, kamburu çıkmış dayıya

"Söyler misin bana Anadolu'nun ne yanındayım?"

Baktı yüzüme bir tokat vurdu "İşte bu yanı!" dedi...


Ardımda bıraktığım dostum uçtu horozlar kentine,

Ben Anadolu'da, o Ege'de,

Ama dedim ya dostluk bağı var gönlümüzde,

Ne kadar gitsen o kadar uzar, kopmaz ha deyince


Şimdi bir imkan var elimde dosta gidecek,

Lakin kullanırsam babamın gücüne gidecek,

Söyleyin bu garip ne edecek,

Söyleyin bu garip kimi mutlu edecek?..