Mütemadi boşluklar hep rüyada gördüğüm silüetlerin aynısı, bozbulanık!
Kapılar çarpıyor suratıma, üzgün Quasimodo'nun aynası
Paramparça küsuratlar demleniyor gölgesinde incir ağacının
Müstakbel geleceğin karanlık sokağındaki bir kiracıyım ben hala!
Baş ucumda hayaleti çizdiğim sekizlerin
Ne ala!
Sinirimden yaktım tüm ölü denizleri
Sevinmedim, aksine küf kokuyor düştüğüm her bir kara parçası
Netameli vukuatlar baş döndürüyor, al hepsini Bana kalmasın!
Al avucuna ezip parçala ki görünmesin gerçeğin mayası gözlerinle
Zaten namümkün ihmalkar müsveddem cabası...
Eş anlamlı oksimoronlar serilen yollara kan tükürdüm, uyan!
Palavralarla sarılı hakikatim yasalara eşgüdümlü!
Altı katlı kaldırımlarda sızıp kalmak bir kısır döngü Bu satırları yazmam lafügüzaf
Sabır taştı, kırıp döktüm
Bir ağaçtan hallice yaprak döküyor gregoryen, katli vacip
Gündüz gözüyle bestelenen noktürnler kadar ihtiyari
Ebediyet ihtimalli muhteviyat, tam deminde üşüyor güneş
Suistimal biriktiren göğüs kafesim o dak'ka düşüyor yere
Gittiğim yer çok uzaktı üç vesaitle geldim kendime
Müstehzi aynalar, tereddüt edesim var kendimden bile!
Uyan!
Yasemin Çargıt
2020-09-06T22:53:52+03:00Kullandığınız kelimler Ağaçkakan'ı hatırlattı :) yorucu olduğu konusunda ben de Vedat ile hemfikirim. Şiiri sonuna kadar okumayı zorlaştırıyor bu durum. Kaleminize sağlık.