Dudakların...
Köprücük kemiğine uzanan bir iple assam kendimi onlardan.
Kuşlarla, bülbüllerle, kırlangıçlarla bir şarkı tuttursam,
Elimde flüt, gözümde yaş, sen anlayamazsın beni,
Ben, deliyim.
Ben, o ay'ın yanındaki yalnız yıldız,
Kendi ışığından göremezsin beni,
Oysa Küçük Prens'i saklarım ben.
Küçük Prens saklar beni kavanozunda,
Gülünü ektiği toprağında.
Bir kemanım ben,
Ağlarım Farid Farjad'ın notalarında.
Ben, boş bir sayfayım en sevdiğin yazarın kitaplarında.
Aniden kesilen elektrik ya da yemeğin ortasında suyum, en çok suya ihtiyacın olduğu durumda.
Pencereyim, içeride hava olmadığını fark ettiğinde.
Flüt gibi huzurluyum,
Ama bir tek, kendimi yadırgadım.
Sorarsan pişman mıyım?
Hayır, hiç sanmam,
Biraz uykum var, o kadar.
Dinlenmeliyim kollarının arasında.
Yırtılmış bir şiir parçasıyım,
Kanıyor satırlarım,
Üşüyor kafiyelerim.
Sorarsan, yorgun muyum?
Hayır, biraz sen yoksun, o kadar.
Her seninle görüştüğümde kağıtlarda,
Yazmaya en çok çekindiğim konusun,
Elimde elin olmadan,
Elim getirmez almaya kalemi.
Seri ölüyorum, defalarca,
Defalarca kapanıyor göz kapaklarım,
Kumandayı elimden düşürüp uyanıyorum gözlerini düşündükçe.
Masum muyum?
Ah, garibanım, kaç tokat yedi yüzüm şu kanlı ellerimden.
Ben de insanım, ve ben de ölebiliyorum maalesef,
Pervasız tokatlar yağdırma yüzüme sen de,
Zaten bulanık kafam,
Elimden kaza çıkar,
Tutup severim parmaklarını.
-14 Tem 2019