insanoğlunun gri devrimi,

ne büyük paralar getirdi cebe.

peki,

hangi eşref-i mahlukat götürebildi parasını kefenle.

Heyhat!

ucuz fiyata sömürülmüş yaşamların mesaileri bitti.

dünyanın ise mesaisi hiç bitmedi.

kaygılıydı bacadan tüten sera gazı,

yere fırlatılan sigara paketi,

uçak şeklini alıp fırlatılan A4 kağıtları,

beş kuruşluk güzel kokan parfüm şişesi.

göz ardı edildi evrenin tozpembe evrimi.

doğa ana, ana diyorum sana.

ben dün yaşayan atamın torunu,

bugün yaşamakta olan anamın ve babamın hayırlı evlat olsun diye yetiştirdiği genci,

yarın yaşayacak evladımın anası,

torunlarımın büyükannesiyim.

senden yaptıklarımız için özür diliyorum

bu dünyayı biz mahvettik, biliyorum.

ama dilim de varmıyor söylemeye

bu ateş,

intikam ateşi miydi?

yok, inanmam. 

bi kere anasın sen,

dayanmaz yüreğin.


ey eşref-i mahlukat! 

sen bu acunun yüz karasısın.

şimdi bu ateşin kıvılcımını yüreğinde hisset!

doğa ana bu yaptıklarımızdan ders çıkartmamızı istiyor olabilir mi? 

dünya asırlarca sırtını sana dayadı,

sırtından bıçakladığın bu ölgün dünya,

artık gaflet uykundan uyanmanı istiyor olabilir mi?