Yıl 1937. Günlerden 26 Nisan Pazartesi. 56 yaşındaki Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Ruiz y Picasso, Paris’te sıradan bir güne uyanmıştı. O gün memleketi İspanya’da yaşanacaklardan habersizdi.


İspanya, milliyetçi general Francisco Franco tarafından yönetilmekteydi. Ülke, iç karışıklıklarla çalkalanıyordu. Franco’nun karşısında Cumhuriyetçiler vardı ve ülkenin muhtelif yerlerinde gruplanmışlardı. Bask şehrindeki Guernica kasabası da bu yerlerden biriydi.

Guernica'da her hafta pazartesi bir pazar kurulurdu. Kasabanın yerlileri ve çevre kasabalardan insanlar bu pazarlarda toplanırdı. Gerçi Franco, iç savaş nedeniyle toplanma yerlerini yasaklamıştı ama söylenenlere göre Guernica da bu yasakları pek önemsemeyen kasabalardan biriydi.

Kasabanın resmi nüfusu beş binlerle ifade ediliyordu fakat pazarın kurulduğu günlerde, çevre kasabalardan gelen insanların eklenmesiyle sayı biraz daha artıyordu.


26 Nisan günü ne oldu?


Söylenenlere göre Faşist İtalyan kuvvetler ve Naziler, yeni bombardıman savaş uçaklarını test etmek için Franco’yla anlaşmışlardı. Bölgedeki milliyetçi hâkimiyetini artırmak isteyen Franco için bu oldukça iyi bir fırsat olacaktı. Hatta saldırıdan birkaç gün önce, Cumhuriyetçilerin kaçmasını engellemek için Guernica’dan çıkış yolu olan köprüler bile tahrip edilmişti.


Saat 16.30 suları...

Guernica kasabası o güne dek eşi görülmemiş şiddette bir bombardımanın altında adeta ezildi. –Kim bilir belki bu kadarını Franco bile tahmin etmemişti.

Geriye yüzlerce ölü ve yaralı sivil, neredeyse dörtte üçü tamamen yıkılmış bir kasaba kalmıştı. Kaynaklarda yanık et kokusundan neredeyse nefes bile alınamadığı söylenirken bombardımanda kullanılan cephanenin miktarı tonlarla ifade ediliyor.


Gel gelelim Guernica’yı bugünkü anlamda Guernica yapan Picasso’ya…

Picasso, 1900’ün ilk zamanlarında -geçim sıkıntısından sebep- Paris’e taşınır. Oldukça renkli bir hayat başlar ressam için. Gerçekten renkli bir hayat. O kadar ki hayatında mavi ve pembe dönem olarak adlandırılan iki dönemden söz edilir. Mavi dönem, yakın arkadaşı Carlos’u da kaybettiği zamanların etkisiyle, resimlerinde hüznün görüldüğü 1901-1904 yıllarını ifade eder.

1904’te ise hayatının pembe dönemi başlar. Bateau-Lavoi’de Fernande Olivier ismindeki genç kadın ünlü ressamın hayatı tozpembe görmesine sebep olmuş olacak ki bu dönemden sonraki eserlerinde pembe, gri ve kahverengi tonları baskındır.


Uzun yıllar sonra…


“Üzerinde çalıştığım, ‘Guernica’ adını verdiğim resimde İspanya'yı acı ve ölüm okyanusuna batırmış askeri güçten nefret ettiğimi açıkça ifade ediyorum.” -Picasso


Picasso, katliamı, gününden iki gün sonra bir gazeteden öğrenir.

O güne kadar kendisi için hep “ben resim yapmak için resim yapıyorum” dese de Guernica, Picasso’nun ülkesi için bir görev üstlendiğinin resmidir. Çok kısa bir süre içinde (15 gün veya 2 ay olduğu söyleniyor) resmi büyük ölçüde bitirir. Resmin İspanya'da sergilenmesini ister. Günümüzde bile hala "en büyük savaş karşıtı resim" olma özelliğini korur. 3.5 metre yüksekliğinde ve 7.8 metre genişliğinde olan tablo şu an Madrid’te bulunan Reina Sofia Müzesi’nde sergilenmektedir.


Ressamın tabloda kullandığı gri-siyah- beyaz renklerle, ölümün soğukluğunu, savaşın cansızlığını anlatmaya çalıştığı söylenir. Hatta kaynaklara göre Picasso’nun Guernica tablosunda sadece siyah-beyaz renkler kullanmasının sebeplerinden biri de olayları bir gazeteden öğrenmiş olmasıdır. Resim tıpkı gazete sayfalarındaki resimlerden birini andırmaktadır.

Resimde sakin olan tek figür boğa figürüdür. Dolayısıyla yorumculara göre İspanya’nın da önemli simgelerinden olan bu figür dönemin diktatörü Franco’yu temsil etmektedir.

Prof. Dr. Meriç Hızal tablodan bahsederken “Üslupları, dönemleri, ulusları farklı ama bana M. Akif’in ‘Çanakkale Şehitlerine’sinden 3 satırı anımsatıyor.” diyor ve ekliyor.

“…O ne müthiş tipidir savrulur enkaz-ı beşer

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene ve ayak

Boşanır, sırtlara, vadilere, sağanak sağanak...”


Sözün sonuna gelirken…

Hafızalara kazınan meşhur diyaloğu eklemeden olmaz.

Paris'in Almanlar tarafından işgal edildiği yıllarda birkaç Nazi subayı işgal karşıtlığıyla bilinen Picasso'yu atölyesinde ziyaret ederler. Guernica'yı gören subaylardan biri sorar: "Bunu siz mi yaptınız?"

O müthiş cevabı verir Picasso: "Hayır, siz yaptınız!"


Tabloya olağanüstü bir kaosun hâkim olduğu su götürmez bir gerçek. Ressama kullandığı sembollerin anlamı sorulduğunda “Sembolleri tanımlamak ressamın görevi değil. Resme bakan kişiler sembolleri anladıkları gibi yorumlamalıdır.” der.


Siz bu olağanüstü kaotik tabloya bakarken neler hissediyorsunuz? Düşüncelerinizi benimle paylaşın. :)


Barış dolu, sağlıklı günler!