l. 

Sancılı bir kabusun ardından

Gözlerimi Mikail’in öfkesiyle açtım

Üzerimdeki kabusu bertaraf edip

Asıl kabusa ilk adımda yalpaladım


Odamın sükunetini yıldırım bozuyor

Havanın intihara sürükleyen fısıltıları

Penceremi yalıyor, vesvese gibi damlalar

Kol gezerken beynimin izbe yerlerinde 

Mesken tuttuğu köşeyi zindanlara boğuyor


ll.

Kedinin ağzındaki mecruh serçe gibi kanatlarımı çırpıyorum yol kenarında

Göz gezdirdiğim an nefretim kendime!

Bir melodram bu!

Şehrin tüm gailesini üstlenmece

Yaşantımın olumladığı bir avuç oyun!


Köhne sokak kaldırımlarının

Sakalı kirli, kararmışı temiz buhran ihtiyarı

Pencerenin ardındaki sessiz çığlıkların sahipleri

Tanrının cennetinden aforoz ettiği kulları

El veriyorum, kitabımda var

Soyut yangınınızı görüyorum

Görüşüm baş veriyor tüm cinnetlere

Şeytanın kıvanışı aklımı tırmalıyor


lll.

Heybemin en saklı gözünden çıkarttığım

Yalnızlığım, bir avuç gerçek 

Herkesten yadsıdığım

Ay çökünce belirir kör bir kurşun gibi haykırışım

Gecenin telafisi 

Karanlıkta ıslak ıslak yankılanan

Sessiz, içten dargınlığım 

Siyah poşetlerimden usulca akan

Bu, tanrının bile lanet okuduğu

Bir şiar bu

Şehrin tüm gailesini üstlenmece

Yaşantımın olumladığı bir avuç oyun!


lV.

Ey karanlık perde!

Yeminler ve süslü yalanlarını soluyor kulağım

Sade bir dilemma bu, gerçeklikle arafta


San ki

Girdabına takıldım

İnandım, kandım

Aldandım tuzaktan kumandalarına

Sen san ki hala çocuğum

Büyüdüm, payımdan fazlasını yürüdüm


V.

Koştum acımı yutarım diye

Koştum 

Yoruldum

Güneşi doğurdum da

Gecede boğuldum

Karnımı aklımla doyurduğum 

Bir diyar bu!

Şehrin tüm gailesini üstlenmece 

Yaşantımın olumladığı bir avuç oyun!