Bir gece ansızın uykundan uyanıyorsun. Üzerinde tarif edemediğin bir ağırlık, ciğerlerinde küflenmiş şarap kokusu. Ev dar geliyor, metrelerce kareye sığamıyorsun. Sokağa atıyorsun kendini. Senin dışında uyanık olan tek şey, mahallenin arsız köpekleri. Yürüyorsun, yürüyorsun… Sonra yürümek yetmiyor o ağırlıktan kaçmana. Hiç bilmediğin yollara doğru koşuyorsun. Yolun sonu denize çıkmayacak, biliyorsun. Diz kapaklarında keskin bir bıçak sonra. Bir filmin sahnesi gibi yere çöküyorsun. Biliyorsun Ali, sokağına girmeme izin versen dizlerin yeri öpmezdi. Ali, ben kuşluk vakitlerinde sokak sokak seni arardım biliyorsun. Gittiğin yol elbet bana çıkardı. Eğer koşulacaksa bir cadde boyu, beraber koşardık. Ayaklarım yalın ayak, gocunmazdım. Eteklerimi tutar, yan yana koşardık. Ali… Sen bizi neye değiştin?