30’lu yaşları geçince insan daha iyi idrak ediyormuş yaşamı. Geçmişimi ilk kez bu kadar detaylı düşünüyorum belki de. Bizim büyüdüğümüz şehir küçüktü, çevremiz bize benzerdi. Biz her ne kadar kendi içimizde farklılıklar olduğunu düşünsek, kendimize yakın ve uzak bulduklarımız olsa da okuduğumuz okul da yaşadığımız şehir de ortalama bizler ve bizim gibilerle doluymuş. Şimdi anlıyorum benzer insanlarla büyümenin güzelliğini, içine kötülük tohumu kaçmadan büyüyebilmenin her zaman düşüncelerinin saf ve sakin kalmasını ne kadar da birlikte yaşadıklarına bağlı olduğunu. Sana birlikte yaşadığımız tüm anılardan başlayıp bugüne kadar anlatmak istiyorum kendimi. Birleşen ve sonra benim yüzümden ayrılan yollarımızın senin anlayamadığın göremediğin ya da bilmediğin sebeplerini. Öğrenmek istiyor muydun emin değilim ama kendimi sana borçlu hissediyorum. Bir köprüde seni gözyaşları ile bırakıp gitmiş olmamı ben bile hala anlayamıyorum. Sana anlatarak kendimi affettirmeye çalıştığımı düşünmeni istemem çünkü ben bile kedimi hala affedemiyorum bazı anlar için. Düşünüp düşünüp anlamlandıramazken senin beni ve o günlerdeki hallerimi anlamanı da beklemiyorum. Yalnızca konuşabilmek isterdim uzun uzun anlatabilmek isterdim. Yol yine buraya çıksın kabul ama ben sana haksızlık etmiş olmayayım. Her şeyi konuşabilirdik biz o günlere kadar, ben sana her şeyi anlatabilirdim ve sen hep beni anlardın. İlk kez bu kadar tahammülsüz olduğumu farkediyorum düşününce ve senden sonra ne kadar çok tahammül ettiğimi de bilemezsin.