ıssız tesadüflerin ıslık çalan sokaklarından geliyorum,
yan flüt al diline
ve beni bağışla.
turuncunun bam teline konan kargaların kanatlarını koparttım
ardım sıra ezerek bir dağı,
kızıl bir güneşi
öperek ahıtlarını tuttum bir ceylanın.
avuç içlerine bir gökyüzü çizmek için geliyorum
kapattığında yüzüne
gece olsun maksadında.
beni al,
bağışla...
ıslattı perdeyi yağmur çise çise.
çize çize bir kağıdı kaleme
çarşamba sokaklarındaki kırık saatleri unuttum.
patika arası et parçaları mevcut merdivenlerde,
pike çekilmiş bir bong masada duruyor
sonbaharda ağaçlar değil yapraklar dökülüyor.
kanlı gömlekler örüyorum kanepelere,
tasarım hatası bedenimin içinde
ağır delikanlılar bıçak çekiyor.
cam açık ve mahmur yüzler görüyorum dükkanlarda.
yağmur yıkıyor hala perdeyi.
cama çık,
çünkü geliyorum
beni bağışla.
dudak bükülen peymaneler ağlatırken parmaklarımı
ukde kalmış bir kahve duruyorsa eğer içinde
al bu mavi sende dursun
bana yakışmıyor.
tavaf etmek için bir araf akşamında sigarayı
başımı ayırıp gövdemden
kesmek için ağrıyı deliksizce
kalmışsa tırnak parçaladığın anlardan eski bir ant.
al bu kül sende dursun
ellerim üşümüyor.
cama çık.
adımı ikiye bölerek geldim ıslanan perdenin altına
amaca itaat eden fiilin raconuna uygun olsun diye geldim.
yağmuru reddedip nahif bir küfür üflüyorum şimdi.
beni artık bağışlama
çünkü gelmiş olmak için geldim...
Ümit Rençber
2020-06-03T04:46:50+03:00teşekkür ederim.
r.ç
2020-06-02T17:43:27+03:00yüreğinize sağlık..