Geldim

Toprağın örtemediği gözlerini örtmeye uzaktan

Sen, bir uçtan bir uca ipimi tutan yorgunluk

Beni neden göre göre dizlerimden kırmazsın

Neden küfrüme aldırmaz derdimi kaldırmazsın

Ölüm sana kan kokan ter bir bağ gülü iken

Onu neden yüzüme sürmezsin?


Par edildi kıyamet belki zamanın içine

Belki benim sonum tüm irinsiz yalımların sonudur

Niçin söylemeyim avcumda yırtılan göğü

Niçin susayım delilik mi?


Geldim

Memleketsiz kuşlar dadandı aşina yemişlerimize

Sazlar yendi suları, balçık dediler

Öyle kocaman şehirlerde kuytular kavl ettiler

Çocuklar günyüzünden tiksinsin diye

Ama niye?


Uçurumlar geçmiş fırtınalar kırmışım

Yol bulurum, yolun olurum kabul

Kanasın burnum başım dönsün heey

Korku varsa varım zaten evvelden

Cehennem işte...

Onların kapı eşiği kadar ahbabımdır benim


Geldim

İzledim susuz kurtların gözlerime baka baka ölümünü

Kundurama bulaşan dere çamurlarını rütbe bildim

Tütün sürdüm çatlayan dudağıma

Çöldü, yoldu, zordu geldim


Sen, ben göğe döndükçe kuduran yorgunluk

Ben senden daha yorgunum.