Gözlerin parlıyor genç adam!

Söksem yüreğini, eminim o da parlar.

Gözlerin parlıyor genç adam?

Hayırdır? Sen mi kurtaracaksın,

Sen mi başaracaksın söyle,

Sen mi değiştireceksin her şeyi?

İki üç adam varmış öyle konuşan,

Asmışlar, sallandırmışlar!

Ulan seni asmazlar mı?

Artık gerek kalmadı.

Senin gibiler şimdi ekmek derdinde,

Kitap okumak falan hak getire!

Para denen bir şey çıkmış,

Olmadı mı olmuyor.

Öyle güneşin altında, kırlarda,

Bulut izleyen aşıklar da kalmadı.

Yoncalardan yüzük, papatyadan taç,

Yok oğlum yok! Bitti o devir!

Şimdi öyle gözyaşlı kağıda mektup,

Kırış kırış kağıda şiir yazmalar da kalmadı!

Aşk karın doyurmaz diyorlar,

Seninki doyurur mu?

Devir o devir değil oğlum, değil!

Limanda martıya simit atmak kalmadı,

Gel gör ki simit bulan kendi yer!

Gözlerin parlıyor evlat inatla!

Eskiler gitti, yüzlerinde tebessümlerle,

Öyle kolay değil bu işler der gibi.

Ne kırlar kaldı şimdilerde,

Yıldızları da sayabilirsin artık!

Zehirli şehrin koyu dumanı,

Verirse izin tabii gözlerine...

Yağmurda ıslanmak yok,

Dans etmek delice,

Hasta olursan, aman aman,

Hekime gitmek dert gitmemek ayrı!

Hadi ulan bıraktım, parlasın gözlerin!

Benimkiler parlardı ya eskiden zaten,

Öyle biri gelip anlata anlata söndürmedi,

Anlatsalar, dinlemezdim bakardım göğe,

Parlasın gözlerin, genç adam!

Silecek ya zaten yıllar gülümsemeni yüzünden!

Parlayan gözlerin görecek ya zaten,

O zaman gel beraber sövelim,

Sevmeye dair bir şey kalmayacak geriye senden!