III. (Yâ Sîn)

Kanım yere revân yıldırımın, tuttuğu eller kesik, dursun bre cevvâl! Aldatışları gürdür; yağmur varsa yıldırım ol çocuk!

Zirvem diye astıya getirdiğim çerçevenin serâser cinlenmesidir imdadım

Yutkun diye yırttığım göğün, göğsüme sığışın senin, gürdür; sen ağlarsan ben rabbim gül!

Bazısını anlatırsam gerçek olur, ben bazı gece; göz yaşlarım

imdadım olur

Ortalıkta vacipleşik bir katlin fermanı,

Yüzyaşlarımla kanlanmış efallere sığdırdım da boynunda bıçaklaştı, kıtadur sevgilim!

Boğaz sokumundan öperim geçer!


Dokuz kursağın cinnetini geçiren; göğsünde bir gökyüzü var!

Yedi dehrin sahipliğini biz oraya göm ettik.

Geceyle rûzu keskiyle kafesine acıtmadık mı?

Güneşi bıçkıma sürdürmediniz!

Yüzdüğümüz kanını biz

Kendi suretimizden

O gırtlakcığına üfledik.

Gırtlaklarımızı kesip tadına bakarız!

Biz geceyi gözlerine karartırken, beş kere açtık.

Yarası ağzına alemlerce kanayan bir dili üç kez diktik.

Affın için biz senin, kez defa teramizi birledik, ağlama!


Kulaklarım Duydum!

Yerimden Kaldığım Taşlarım

Yitilmişim İstirahatim

Terazilerim Körlemişim


BEN

Kararttığın gece bizi tersten çarparken,

Neredeydin?

Madem köprücüğünden kovulacaktık

Niye çıkarıldık ebedi uzletimizden?

BEN