hepimiz kirliyiz aslında.

bazılarımızın sakladıkları,

bazılarımızın yalanları.

eskidendi sokak çocukları.

şimdi daha temiz kıyafetlerimiz,

ama boğazımıza kadar yalanlar içindeyiz.


unuttuk affetmeyi.

saygıyı, sevgiyi unuttuk.

eskiden körpe bir zeytin dalı barış demekmiş,

şimdilerde daha güzel çiçekler vardı, kuruttuk.

özledik eskiyi, hep arıyoruz ya bi' ümit

geçmiş kaçıyor bizden, onu bile korkuttuk.


hoşgörünün sadece sözlük anlamını biliyoruz.

bazen onu bile hatırlamıyoruz.

niye?

çünkü kullanmıyoruz.

benciyiz, hep kazanmak istiyoruz.

kaybedeceğimiz daha önemli şeyler olsa bile.

öncesini ve sonrasını düşünmeden

yalnızca galibiyeti arzuluyoruz.

eskiden insanların hırsları vardı,

şimdi yürüyen bir hırs var

arada giyinip konuştuğunu görüyoruz...


tanımayız kimseyi.

ama herkes tanısın isteriz bizi.

çünkü o kim oluyor canım?

ama biz önemliyiz.

seviyoruz kendimizi,

görmeyi reddediyoruz içimizi.

ya da belki daha doğru bir tanımla;

gerçeğimizi...


çünkü işin aslı nedir biliyor musunuz?

kocaman evrende bir toz tanesiyiz biz.

içerde büyük hesaplar peşinde koşan,

kendi dünyasını etrafındaki dar çembere kuran,

duygulardan yoksun, temel doğrulardan mahrum

zamanın yozlaştırdığı programlanmış makineleriz.


her günün sonu olduğuna bilerek inanmayan

inandığı söz konusuysa hiçbir sesi duymayan

bitirmek gereken yerde kibrinden durmayan

her şeye ve herkese zarar verenleriz.

her şeyimiz bir yere kadar yanlış

ve hiçbir şeyimiz tam olarak doğru değil...


umarım değişiriz.