biraz yokuş, biraz taş sokak

biraz da unutulmuş iskele sesleri

bir evin tavan arasına sinmiş hatırasıdır durduğum

çünkü insan yarım kalan bir tarih


kıyıya vurmayı unutan bir dalganın sabahı

köhne bir evin göğsünde duran saat

bütün vakitleri eskiten bir suskunluk

size sesleniyorum: Yağmurlar da gelir, yağmurlar...


niyedir bir şehri büyüttüğüm?

bir akşamüstü, belki Eylül, belki değil

tanıdık gölgelerin ellerine duyduğum güven

bir şehirse bu, neden arkasını döner?

neden hep uzaklara gider kuşlar bile göçmeyi unutmuşken?


Kuşların sesi bir hikayeye dönüşeli

ağır ağır topluyor suskunluğunu çarşılar

çünkü insan yarım kalan bir tarih

çünkü yağmurlar da bilir omuzlarından devrilmiş

şurada ay, ışığı eksilmiş

gölgesi fazla bir keder

kim bilir kim taşırdı bu kadar sessizliği


bak, şimdi yine aynı masa

aynı çatlaklar aynı köhne duvar

oturmuşuz, bir gölge gibi içimde herkes

gerisi mi?


boş bir tabureye anlatırken her şeyi

birden çoğaldı yanımdakiler